Kurtuluşu, Tanzimat’tan beri yaptığı vahim hatalara bakıp görmeyip, medeniyet değerlerindeki dinamiklere tekrar dönüp sarılacağına vahşi batı medeniyetinde aramak ve o tek dişli canavardan medet ummak içinden çıkılmaz badirelere soktu, bizi ve ümmeti..!
Peş peşe sıkıntıların patlak verdiği mümbit coğrafyamızda, birçok inanç ve asabiyete mensup insan topluluklarını asırlar boyu bir arada tutarak, huzur içinde yaşatmayı başarmış engin bir müktesebat dururken, mal bulmuş mağribi gibi, sömürü ve zulmün kitabını yazarak insanlık tarihinin en büyük fecaatlerine imza atmış sarhoş batı medeniyetine teşne olmak bizi yedi bitirdi…
Osmanlı devletinin bitirilmesinden beri, çağdaş iletişim ve bilgi teknolojilerinin zirveye çıktığı günümüze kadar olan biten her şeyin bilgi ve belgeleriyle ayan beyan ortalığa saçıldığı, İç/dış düşmanın kendini ve maksatlarını ifşa edercesine ortalıkta cirit attığı bir zaman diliminde, milletin aklı ile alay edercesine hala milleti/ümmeti birbirine çarptırma gayretlerini ve buna alet olanları müşahede etmek insana acı veriyor..!
Cumhuriyet kurulduğundan beri yokluğumuzdan, neredeyse tek kutuplu bir hal alan dünya coğrafyasında en büyük zulmü ve işkenceyi aziz olan İslam ümmeti yaşamaktadır…
Değerlerinden uzaklaşmış olmanın cezasını, başkalarının değersizliklerine muhatap olup etkilenmekle daha da değersizleşmesini yaşıyoruz…
İslam gibi eksiksiz tamamlanmış bir kaynak mükemmeliyat, “İslamcı” tarifiyle piyasada kol gezen pejmürde kişi, guruplar ve örgütler tarafından, ilkesizce ve insafsızca katl edilmekte, kirletilmektedir…
Müslümanmış gibi gözüküp, vahşi ve sömürgeci batı medeniyeti yetiştirmesi zalim davranışları sergileyenler, insanlara karşı acımasız, anlayışsız ve zalimane davrananlar Müslümanlarla asla bir arada zikredilemez…
O Müslümanmış gibi gözüküp “Allahu Ekber” nidalarıyla kol, bacak, kafa kesenler, çoluk çocuk içine canlı bomba olup patlayanlar, Allah kulu, merhamet Peygamberi ümmeti olamaz, ancak Ziyon fesatçısının dostları, yoldaşlarıdır..!
Ne olursa olsun, Müslüman için savaşında bir onuru vardır..! Ziyon ve vahşi batının yaptığı gibi onursuzca savaş Müslüman işi olamaz..!
Aslında onlar, “Allahu Ekber” diyerek yüce Allah’ı takdis edip ululamıyor, tam aksine, kulunun kılına bir zarar geldiği zaman, bir annenin gözleri önünde ateşe atılan çocuğu için duyduğu ıstıraptan daha fazlasını hisseden Allah’ı (cc) fesatlıklarına alet ediyor ve O’na karşı yapılabilecek en feci ihaneti yapmış oluyorlar..!
Başsızlık dolayısıyla oluşan başıbozukluk ve istikametsizlik, Hz. Peygamberin, “zaman gelecek çok olacaksınız ama akan nehir üzerinde savrulup giden saman çöpleri gibi darmadağın olacaksınız” ifadesinde beyan olduğu gibi ümmet darmadağındır..!
Seksen bölgeye dağılmış seksen çeşit gurup, seksen çeşit anlayış, seksen çeşit fikir ve zikir hep bu başıbozukluğun doğurduğu acınası hallerdir..!
Asırlar boyu bir arada tutmayı başardığımız İslam ümmetini başsız bırakıp ele güne muhtaç eden biz ve bizim Cumhuriyet öncesi ve sonrası politikalarımızdan başka bir şey değildir..!
İmamesi düşmüş bir tespih gibi ümmetin dağınıklığının birinci derecede sorumlusu bu toprakların çocuklarıdır..!
Tespihin ipi gibi, ümmeti bir arada tutanmerhamet medeniyeti bağını tekrar birbirine bağlayacak yine bu toprakların yiğit çocuklarıdır..!
Anadolu çocukları bu tarihin yüklediği sorumluluğu üzerinden asla atamaz, bana ne, deyip kaçsa, mezara girip üzerine beton dökse bile, hazine avcısı gibi bu zalimler gelir, bulup başına dikilir, bu ümmetin sorumlusu sensin!, diye bulaşır, düşmanlıklarından da asla vaz geçmez…
Bu sevki ilahi gereği olan, hak batıl mücadelesinin tabii halidir..!
Tıpkı, 1920’de işgal sırasında Bursa’da, Yunan kralı Venizelos’un oğlu Osman Gazi’nin türbesine girip, kinle tabutunu tekmeleyip “Kalk koca sarıklı Osman kalk.!, Bak kurduğun devlet param parça oldu. Bursa’yı eski sahibine iade ettik. Zelil neslin şimdi elimizde bir köle durumunda bulunuyor. Kalk..! Seni bir kere daha öldüreyim de ırkımın intikamını alayım! dediği gibi, kolladığı zafiyeti gösterirsek asla peşimizi bırakmaz..!
Belki oVenizelos’u hemen kovduk amma, o gün bu gün içimizde ve medeniyet coğrafyamızda hala var..!
Bu ümmetin hesabından sorumlu tutulma bizce bir şereftir…
Allah’ın (cc) Anadolu çocuklarına bahş ettiği dünyevi ve uhrevi karşılıkları olan büyük bir lütuftur, bu sorumluluk..!
Bu İlahi lütfun kıymetini bilip, ülke içindeki tantanacıların tantanalarına aldanmadan, önce kendi aramızda sonra da bütün ümmet kol kola girerek şirazesi kaçan dünyanın dengesini yeniden kurmalıyız..!
Artk,çiğnenmekten kurtulsun, Selahaddin-i Eyyubi’ lerin, Fatih’ lerin yurdu.
O şevketli mazi serap olmaktan çıkıp, ümmet coğrafyasında yeniden hayat bulsun..!