Fenerbahçe, Gençlerbirliği karşısında geçtiğimiz haftalardaki futbolunu tekrarlayamadı. İstekli ve arzulu, baskılı ve presli, hücumda gol pozisyonları üreten Fenerbahçe’yi bu maçta göremedik. Nani bireysel egolarına teslim olurken, Gençlerbirliği sağbeki Uğur Çiftçi ile dalaşmaktan futbolunu sergileyemedi. Markoviç’in şık ortasında aynı güzellikteki Fernandao’nun kafası ile golü bulan Fenerbahçe öne geçti. Atılmış olan bu kafa golünde Gençlerbirliği kalecisinin büyük hatası vardı.
Ben Pereira’nın Josef de Souza’ya oynatma adına bu kadar sıcak bakmasını anlamıyorum. Bu kadar verimsiz ve pasif futbol sergileyen bir orta saha oyuncusunu asla kabul etmem mümkün değildir. Diego’ya gelecek olursak, çok çalışıyor gözüküyor ama ayağına aldığı her 10 topun 8’ini kaybedip yerlerde süründü. Üstüne üstlük bir de güzel bir pozisyonu gole çeviremeyince bal yapmayan arı gibiydi.
Mehmet Topal ile Fernandao, kale dibinden golleri kaçırırken Gençlerbirliği’nin kayda değer herhangi bir pozisyonunu da izleyemedik.
Fenerbahçe savunması, kalecisi Volkan Demirel ile birlikte hatasız futbol sergilerken, Sarı-Lacivertli takım hiç de iyi oynamadığı bir maçta yine de gol pozisyonları buldu ama kolay gol olacak fırsatları değerlendiremedi.
Fernandao, olağanüstü iyi niyetli. Yeteneklerinin elverdiği ölçüde yararlı olmaya çalışıyor. Üstüne üstlük bir de gol atıp üç puanı getiren olduysa ona fazla söylenecek söz bulamıyoruz. Mehmet Topal, Fener’in gerçekten vazgeçilmezi. Hem kesici, hem oyunu yönlendirici, hem de görevini layıkıyla yapan bir futbolcu... Gökhan ile Hasan Ali, bu maçta fazla ataklara katılan değil, savunma anlayışı içinde kaldı. G.Birliği ise böylesine kısır futbol oynayarak pozisyon üretmekte zorlanırsa, hangi maçı kazanır onu da bilemem... Eğer geçmişteki Gençlerbirliği ise bu izlediğimiz Gençlerbirliği resmen onu aratır halde....