Trabzonspor, 12. haftadaki Malatyaspor deplasmanına gelene kadar; pek parlak durumda değildi. 3 haftadır galip gelemiyordu. Daha önce de, üst üste gelen Alanya ve Göztepe yenilgileri ile sarsılmıştı. Malatyaspor karşısına çıktığında ise, tam anlamıyla kamyon çarpmışa döndü. Çünkü 5 farkla yenildi.
Eski Türk filmlerinde, kör olan başrol oyuncusunun; bir kaza sonrası yaşadığı şokun etkisinde kalarak, gözlerinin açıldığı anlar vardır ya... Trabzon da; aynı şekilde, Malatya kazasından sonra aniden gözleri açıldı.
***
5-0’lık bozgundan sonra küllerinden doğan Trabzon, sadece kazanmakla kalmıyor, oynadığı futbolla da gönülleri fethediyordu. Epeyce uzun bir aradan sonra, puan cetvelinin ikinci sırasına nihayet otururken; şampiyonluğun da temel adayları arasına girmişti.
Bordo-mavili ekibin gençleri Yusuf Yazıcı ve Abdülkadir; artık yıldız adayı olmaktan çıkmış, yıldızın ta kendileri olmuşlardı. Ünal Karaman onların yerine bu kez Hüseyin’i, Uğurcan’ı vizyona soktu. Aniden Kamil Ahmet diye biri ortaya çıktı.
Anlayacağınız... Trabzon, eski günlerine doğru hızlı bir dönüş yapmıştı. Sarsılan, zaman zaman dizüstü çöken, umutsuz takımdı. Ama artık, yakında gelecek bir şampiyonluğun ayak sesleri duyulmaya başlandı.
Ciddi bir puan farkı var, yolları zorlukla dolu; ama umutları tavan yaptı. Coşku had safhada... Kalem-kağıt çıkarın. Çünkü galiba Trabzon, yeniden tarih yazacak.
***
En önemli kalecisi ve en önemli golcüsü sezon ortasında kadro dışı kalmış Trabzon; enkaz olacağı yerde enfes oldu. Yerli yerine oturmuş kadrosu, akıllı rotasyonlarla daha verimli hale getirilmiş, efektif oynamaya başlamıştı. Trabzonspor, kendini vazgeçilmez sayan isimlere teslim olmuş bir kulüp olmadığını, (Cesur bir operasyonla) ilkelerine bağlı kalarak ispat etti.
Çekilin yoldan, uşaklar geliyor.