Altın Palmiye’nin bu yılki sahibi Mavi En Sıcak Renktir, bir genç kadının hayatına yön veren ilk aşkı bütün doğallığıyla anlatan, tutku ve hüzün dolu bir film.
TUNUS asıllı Fransız yönetmen Abdellatif Kechiche, başarı basamaklarını birer birer tırmandı ve Mavi En Sıcak Renktir ile nihayet bir Altın Palmiye kazandı. Kechiche’e sinemanın en prestijli ödüllerinden birini getiren başlıca özelliği yarattığı karakterlere duyduğu aşk! Kechiche’in bu filmdeki sırrı da kahramanlarını sevmesi. Kahramanları Adèleve, Emmada birbirlerini seviyor. Kechiche oyuncularından bu sevgiyi ve filmde canlandırdıkları her bir duyguyu izleyiciye bire bir geçirecekleri performansı almayı da biliyor. Fransa’daki bohem hayatı ve gastronomi üzerine ayrıca ele alınmaya değer katmanları da var.
Yaklaşık üç saat süren Mavi En Sıcak Renktir filminde lise öğrencisi Adèle’i ilk aşkını tadar, ilk uzun süreli ilişkisini yaşar, ilk işinde çalışır, ilk kalp kırıklığını yaşarken izliyoruz. büyür ve kendini bulurken ruz... Ve onu seviyoruz! Çünkü yönetmen bize onu kendi gözleriyle gösteriyor. Burnunu çekmesi, yarı aralık dudakları, dağınık saçları ve başka ayrıntılarla onu belleğimize kazıyor. Okula giderken yürüyüşünden yemek yiyişine, şaşkın ve düşünceli bakışlarından ağlayışına, derslerinden aşık olduğu Emma ile özel hayatına kadar sürekli Adèle’in peşinde dolaşıyor kamera. Ne kadar mutlu ya da acı çeker olduklarını da hissettiriyor. Ergenlik, gençlik, aşk, Kechiche’in sinemasında hep varolan ögeler. Orjinal adı Le Bleu est une couleur chaude olan Julie Maroh imzalı çizgi romanın serbest uyarlamasını yapmış. Emma’nın sıradışı saç rengi mavi, filmin adını da başrol oyuncusu Adèle Exarchopoulos’tan alıp Pierre de Marivaux’nun ünlü romanı La Vie de Marianne ile birleştirmiş. Adèle’in sınıfı edebiyat dersinde bu romanı okurken, öğretmenin “Kalbin bir şey özlediğini nasıl anlarsınız?” sorusu filmin gidişatına damga vuruyor.
Romanı gibi film de bitmemiş sayılır
Adèle’in gönlünü kaptırdığı Emma, entelektüel bir anne babanın sanat öğrenimi gören kızı. Avangard bir çevrede yaşıyor, kendinden emin, ressam olmak istiyor, hayata, sanata, siyasete vs. dair fikirleri var. Adèle ise kendi halinde bir ailenin henüz lise öğrencisi olan kızı. Hayatta bir amacı ve ideali yok. Ama o kadar açık ki yüreği her şeye. En önemlisi sevmeyi biliyor. İnsanları yargılamıyor. Aralarındaki yaş, deneyim ve sınıf farkı ilişkilerinin dengesini zamanla geleneksel bir çiftinkine çeviriyor. Ev hayatında rollerin nasıl da geleneksel bir hal aldığına ve müthiş bir tutkuyla birlikte olan Adèle ile Emma’nın ilişkisinin herhangi bir çiftinki gibi bozulduğuna, farklılıklarının tutkularının önüne geçtiğine tanık oluyoruz. Cinsellik bu ilişkinin ve filmin önemli bir öğesi. Cesurca ama kesinlikle pornografik değil, pornografi cinsel duyguları istismar eder. Oysa bu film natüralist. İki genç insanın ilişkisinde romantizm ve şefkat kadar tutku da olur elbette. Zaten bunlar Kechiche’in sinemasında daha önce de var olan ögeler. Çünkü başlıca amacı bir aşk öyküsünü, iki aşığın birbirleri, aileleri ve yakın çevreleriyle ilişkileri açısından derinlemesine irdelemek olan bir film izliyoruz. Üstelik anlattığı olaylar on yıla yayılıyor. Tıpkı roman gibi film de bitmemiş sayılır... İzlediğimiz Adèle’in hayatından ilk iki bölüm sadece! Bir sinefilin asla bitmesini istemeyeceği ve devamını dört gözle bekleyeceği iki bölüm...
FİLMİN KÜNYESİ
Yönetmen: Abdellatif Kechiche
Senaryo: A.Kechiche, Ghalya Lacroix
Oyuncular: Adèle Exarchopoulos, Salim Kechiouche, Mona Walravens, Léa Seydoux, Jeremie Laheurte, Aurelien Recoing, Catherine Salee
Yapım: Fransa, 2013, 112 dakika.