Tercüman gazetesinde Taha Akyol’un genel yayın müdürlüğü döneminde yazı işlerinde çalışırken, her sabah, diğer gazeteleri tarar, bizde olup onlarda olmayanları, onlarda olup bizde olmayanları, aynı haberin farklı yorumlanış biçimlerini yazıişleri masasına getirirdim. Bu, gazetenin kendi kendisini test etmesi bakımından önemli bir çalışmaydı.
Şimdi her sabah Erkam Radyo’da (96.8) Selahattin Kocaarslan’la birlikte yaptığımız “Medya ve Gündem Analizi” programında da siyasi - sosyal analizler yanında medya değerlendirmesi de yapıyoruz.
Düne gitmek istiyorum. Amerika’da üç Müslüman gencin bir ateist çılgın tarafından hunharca katledilmesi haberinin dünya medyasına ve bizim medyaya yansıyan görüntülerine...
Dünya medyası görmedi, geç gördü, suçüstü yakalandı. İslam’ı terörle buluşturduğu farzedilen her olay üzerine balıklama atlayan Batı medyası, ABD’nin Kuzey Caroline eyaletindeki vahşet karşısında Charlie Hebdo falan olmadı. Üç maymun rolü daha tercih edilir bir tavırdı.
Peki bizde ne oldu?
Star, Yeni Şafak, Akit, Sabah, Habertürk, Vatan, iyi ve doğru gördüler haberi. Hem vahşeti verdiler hem de Batı basınının vahşetin uzantısı niteliğindeki üç maymun rolünü.
Şimdi bir başka kategori sıralayacağım bizdeki medya adına: Hürriyet, Zaman, Cumhuriyet, Taraf, Bugün... Acaba isimlerini saydığım bu gazeteler nasıl gördü olayı?
Hürriyet’te 16’ıncı sayfada dipte küçük bir haber olarak yer aldı haber. Nerdeyse olmayacakmış da öylesine arsız görünmemek için konulmuş gibi.
Zaman’da birinci sayfada küçük bir haber olarak var. Zaman’a da zoraki girmiş görüntüsü arzediyor haberin konuluş biçimi.
Bugün’de haber hiç yok. Zaman’daki kadar bile yok. Hayret Zaman’la tıpatıp çalışırlardı, bu defa ıskalamışlar.
Taraf’ta yok.
Cumhuriyet’te yok.
Hürriyet’i, Cumhuriyet’i anlayabilirim. Onlardan özel bir duyarlılık beklenmez. Onlar bazan Batı basını kadar bile olmayabilirler.
Diğer üçüne gelince... Zaman, Bugün, Taraf...
Bunlar açık veya örtülü olarak Camia bünyesinde sayılıyor. Hoş şimdilerde Cumhuriyet’in bile o kulvara dümen kırdığına dair pek çok belirti var ya... Cumhuriyet’in Charlie Hepdosahiplenmesi karşısında Camia’nın Cumhuriyet sahiplenmesi tarihe geçmiş bulunuyor. Bu sebeple bu olayda Cumhuriyet’le benzeşmiş olmalarına şaşırmamak gerekiyor.
Haberin Zaman’a zoraki girmiş olma ihtimalini, biraz da gazetenin Web sitesinde haberle ilgili yaşanan ilginç süreçle irtibatlandırıyorum. Anlatıldığına göre siteyi yöneten vatandaşlar, haberi önce “Amerika’da üç kişi evinde vurularak öldürüldü” diye vermişler. Ancak tepkiler gelmiş ve 7 saat sonra haberin başlığı “Batı basını 3 Müslümanın öldürülmesine sessiz” şeklinde değiştirmek zorunda kalmışlar.
Kritik soru şu:
-Acaba haber Bugün’e neden girmedi?
Haberi görmediler mi, görüp önemsemediler mi?
Görmemenin mümkün olmadığını düşünebiliriz. Çünkü patlamış haber.
Önemsememek... İşte facia orada. Sizin için Charle Hepdo’nun ve onu Türkiye’ye taşıyan Cumhuriyet’in basın özgürlüğü manşetlik değer taşıyor, ama Amerika’da üç Müslüman gencin enselerinden kurşyunlanarak katledilmesi önemsizler arasına giriyor.
Amerika’nın güceneceğini mi yoksa, New York Times’e serzenişte bulunursanız bir daha Fethullah Gfülen’in makalesine yer vermeyeceğini mi düşündünüz, yoksa “Müslümanlar katlederse haber olur, katledilirse değil” gibi bir yaklaşım bir süredir hemhal olduğunuz küresel odaklardan sizin içinize de mi sızdı?
Vatan’a bakın, Habertürk’e bakın, en tepeden kullanmışlar. Onların yazıişleri kadrolarının duyarlılığının bile gerisine düşmüş bir camia medyası var bugün. Kılıçlarınız Yezid diye, Tiran diye kesiyor, münafık, kafir gibi tanımlamaları ima yoluyla Müslümanlara karşı, hatta geniş halk kitlelelerine karşı fütursuzca kullanıyorsunuz, ama bütün dünyada Müslümanların maruz kaldığı canavarlıklar karşısında sesiniz çıkmıyor.
Hakikaten duyarlılıklarınızı denetlemeden geçirtin bir. Psikologlarınıza başvurun, sosyologlarınıza başvurun, “Bize ne oldu?” diye sorun. Bugün gazetesi yan manşetten Kılıçdaroğlu’nu veriyor aynı gün. Yok, katledilen gençlerin pırıl pırıl görüntüsü yok. Varlarınıza ve yoklarınıza bakın bir. Yüreğinizi tarayın bir. Yalanları, iftiraları ayıklayın. Müslümanların acıları ve sevinçleri ile aranıza giren mesafeye bakın bir.
Kur’an’ın “Nereye gidiyorsunuz hey nereye gidiyorsunuz?” sorusunu bir de kendinize sorun.