Kahvenize bal ilave ederek bu içeceğin unutkanlık, bunama, Alzheimer’a karşı koruyucu etkisini artırabilirsiniz. Ama gerçek bal kullanmak şartıyla!
“Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır.” Bunu, insanların birbirleriyle sıcak sosyal ilişkilerinin, dostluğun önemini vurgulayan bir söz olarak biliriz. Acaba, atalarımız bu sözü başka bir anlamda söylemiş olabilir mi? “Bir fincan kahvenin” zihninizi kuvvetlendireceği, unutkanlığı, bunamayı, Alzheimer hastalığı riskini azaltabileceğini, dolayısıyla dostlarınızı uzun yıllar unutmayacağınızı mı ifade etmek istemişlerdir? Eski dönemlerde ortalama insan yaşam süresinin 50 yaşın altında olduğunu bildiğimize göre, buradaki ‘40 yıl’ eski dönemler için gerçekten çok uzun bir süre, değil mi?
Kahve ve çay, tüm dünyada her gün milyonlarca insan tarafından tüketilen, suyun ardından en popüler içecek. Son dönemlerde giderek artan deneysel araştırma bulguları ve kapsamlı saha çalışmalarının sonuçları kahve, çay ve kafein tüketiminin bireyleri ileri yaşlarda unutkanlık, bunama, Alzheimer hastalığı gibi çok önemli sağlık sorunlarından koruyabileceğini gösteriyor. Ortalama insan ömrünün gelişmiş toplumlarda 80’li yaşları aştığı çağımızda bunama, Alzheimer hastalığı en çok korkulan sağlık sorunlarının başlarında geliyor.
Günde en az iki fincan
Kahve ve çay içerisindeki kafein algılama işlevlerini ve uyanıklığı artıran en çok bilinen psikoaktif uyarıcılardan biri. Kısa süreli uygulamalarda gözlemlenen bu etkilerinin, uzun süreli kullanımlarda da önemli avantaj sağlayabildiği bildiriliyor. Kahve, çay ve kafein tüketimine bağlı plazma kafein seviyesindeki yüksekliğin algılama işlevlerini artırabildiği, unutkanlığı ve bunamayı önleyebildiği yürütülen çalışmalarla ortaya konulmuş. Nitekim İtalya’da 64-85 yaş arasındaki bin 445 birey üzerinde yürütülen ve yeni yayımlanan bir geriye-dönük sorgulama çalışması bu bulguları destekliyor. Araştırma sonuçları üzerinde yapılan değerlendirmede, günde iki bardak ve üzerinde kahve içen bireylerde algılama bozukluğu görülme olasılığının, kahve tüketmeyen veya günde bir bardak tüketenlere oranla belirgin bir şekilde çok daha düşük olduğu bildiriliyor.
Melatonin vücutta salgılanan vücut biyoritminin düzenlenmesinin yanı sıra kansere karşı koruyucu, yaşlanmayı geciktirici etkileri ile son dönemlerde üzerinde çok durulan bir hormon. Deney hayvanları üzerinde yürütülen yeni bir çalışmada melatonin uygulanmadan önce kahve verilmesiyle beyinde unutkanlığa, bunamaya neden olduğu bilinen beta-amiloit plak oluşumunun azalttığı tespit edilmiş ve muhtemel etki şekli açıklanmış.
Şüphesiz kahvenin bunama, Alzheimer hastalığı gibi sorunlar üzerindeki etkinliği sadece kafeinle sınırlı değil. Öyle olsaydı, kafein hapları yutarak bütün bu sorunların üstesinden kolayca gelebilirdik. Yeni bir çalışmada eikosanoil-5-hidroksitriptamin’in (EHT) sıçanlarda Alzheimer deney modeli üzerinde nöroprotektif (sinirlerde hasarı önleyici) etki gösterdiği bildiriliyor. Kahvenin diğer önemli bir özelliği ise içerisindeki kateşinlerin antioksidan etkisidir. Bu suretle bunama, Alzheimer dâhil hemen hemen tüm hastalıkların oluşumunda rol oynayan oksidatif hasara karşı vücuda koruyuculuk sağlanabiliyor. Peki, kahvenizin oksidatif hasarlara karşı koruyucu etkisini kuvvetlendirerek unutkanlık gibi sorunlara karşı daha etkili olmasını istemez misiniz?
Araştırmayı biz yaptık
İki çeşit kahve; ‘filtre kahve’ ve ‘çözünen granül’ kahve üzerinde yürüttüğümüz yeni araştırmamızda, kahveleri sıcak suda normal şekilde (yani her zaman nasıl hazırlıyorsak o şekilde) hazırladıktan sonra oksidatif hasara karşı (antioksidan) etkisini çeşitli deney yöntemleriyle tayin ettik. Ardından her iki kahve tipini aynı şekilde ayrı ayrı hazırlayıp çiçek balı ve çam balı ilave ettik, antioksidan etkilerindeki değişimi belirledik. Sonuçları değerlendirdiğimizde kahvenin antioksidan etkisinin çam balı ilavesi ile daha fazla artırılabildiğini gözlemledik. Bir fincan filtre kahveye çiçek balı ilavesi ile toplam antioksidan etkisinin yüzde 47 ve çam balı ilavesiyle yüzde 52 artış gösterdiği, granül kahvenin antioksidan etkisinin ise çiçek balı ile yüzde 34 ve çam balı ile yüzde 40 arttığını tespit ettik.
Hatırlarsanız benzer bir çalışmayı daha önce çeşitli bitkisel çaylar üzerinde yapmış ve kuvvetli antioksidan etkisini bildiğimiz yeşil çay, beyaz çayın bile bal ilavesiyle etkinliğinin dört misli artırılabildiğini gözlemlemiştik.
Saflaştırılmış şekerinin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini ortaya çıkaran bilimsel araştırmaların sayısı giderek artıyor. Bu bakımdan tatlandırıcı olarak şeker yerine içeceklere bal ilave edilmesi, şekere bağlı risklerin önlenmesi bakımından tercih edilmesi akılcı bir yaklaşım olacaktır. Tabii burada kullanılan balın güvenilirliği son derece önemli. Eğer glikoz şurubu ve benzeri şekilde hazırlanmış balları kullanırsanız, yağmurdan kaçarken doluya tutulursunuz!