Özellikle felaket ve afet zamanlarında doğru bilgiye ulaşabilmek hayati bir önem taşır. Karmaşa ve bilinmezliğin ortasına bir de bilgi kirliliği ve dezenformasyon girdiğinde kaos kaçınılmaz olur.
Yaşadığımız deprem felaketinde yanlış bilgilendirmeler yüzünden maalesef çok darbeler aldık. Yapılan binlerce asılsız ihbar, hayati durumlarda çok önemli zamanların yitip gitmesine neden oldu.
Deprem bölgesinden kilometrelerce uzakta oturdukları rahat koltuklarında acıdan beslenmeyi bir marifet sananlar toplum psikolojisinde onulmaz yaralar açtılar.
Bauman dijital mecralardaki dezenformasyon için "bilgi tsunamisi" diyor. "Bir haber seli içerisinde, görünüşte bilgilendirme ve açıklık kazandırma işlevlerini yerine getirmesi amaçlanan ve umulan, halbuki esasen görüşü/toplumu bulandırmak ve kafaları karıştırmaktan başka bir işe yaramayan küçük damlalardan oluşan; bilgi tsunamisi."
Foucault ise tezinde mealen şöyle diyor: İnsanın bilme/bildirme isteği aklın doğal bir hareketi olmaktan ziyade, düşünce/ideoloji ve duygularının bir arada bulunduğu bir tavırdır. Önce bilgiyi daha sonra hakikati huzura erişmek için değil, "akıl sahibi hayvanlar" tarafından icat edilen bir yalan ve kibir tragedyasının yaşanmasını istedikleri içindir. Bu kahramanların incelenmesi gerekir!
Sosyal medya, şahsiyeti oluşmamış kimi insanlar tarafından serbest dolaşım ve özgürlük alanı olduğu için kirli bilgiyi de fütursuzca serbest dolaşıma sokarak felaket tellallığı yapanlar oluyor.
"İhbar" yetkili kurum ve kişilere; "gerçeklik", çoğu zaman "gizlilik" ilkesiyle yapılan bilgilendirmedir.
"Haber" ise "haber platformları" aracılığıyla işi bilenler tarafından uygun "üslup/dil" ile yapılan toplumu bilgilendirme eylemidir.
Ancak özellikle Twitter mecrası, "ihbar/haber" diye felaket tellallığı yapıp kaostan beslenen kemirgenlerle dolu!
Dolaşımdaki haberlerin çoğuna baktığımızda, başta değerlerimize mütemadiyen hakaret eden ve bir çöplük yuvası olan 'Ekşi Sözlük' olmak üzere 'Twitter' ve diğer sosyal medya mecraları Kur'an-ı Kerim'de "fasık" olarak nitelenen kanallardır.
Kur'an bu gibilerin getirdiği haberlere karşı bizi ikaz etmektedir: "Ey iman edenler, eğer size bir fasık bir haber getirirse, bir topluluğun bilmeden hakkına girmiş ve yaptığınıza pişman olmuş olmamanız için, onu iyice tahkik edin." Bu ayet, böyle bir davranışın fasıklığa götürdüğüne işaret eder. Çünkü Allah'ın ve resulünün emirlerinden çıkma fısktır (doğru yoldan sapma, ahlaksızlık), fıskın ileri derecesi ise küfürdür.
Ancak bugün Allah'ın bu ikazı hilafında hareket ediyor ve aslı olmayan haberleri yaymakta/retweet etmekte bir sakınca görmüyoruz. Bunu yaparken de aslında kaostan beslenenlerin ekmeğine yağ sürdüğümüzün farkında bile olamıyoruz.
Geçmişte mahalle kahvelerinde yapılan sohbetler bugün Twitter'da ve sosyal medya mecralarında yapılır oldu. İkisinin arasındaki fark ise kahvede konuşulanlar kahvede kalıyor, bilgi kirliliğine yol açmıyordu.
Bugün ise dünyanın diğer ucundan uydurulan bir haber(!) kilometrelerce ötede oturanları tedirgin ediyor, sosyal patlamaların ve öfkelerin yolunu açıyor.
İş işten geçtikten sonra asılsız olduğu anlaşılan haberin yol açtığı tahribatı tamir etmek ise bazen mümkün bile olamayabiliyor.
Özellikle içinde bulunduğumuz hassas dönemde toplum ve bireyler olarak kahve sohbeti kalitesini geçemeyen sosyal medya içeriklerine karşı çok dikkatli olunmalı. Kaostan beslenenlerin, gündeme gelmek isteyenlerin arzularına alet olmama noktasında oldukça hassas olmalıyız.
En azından bir haberi yaymadan önce "Acaba doğru mu?" sorusunu sormamız icap etmektedir.
Hani bir deyim vardır: "Söz iki dudak arasından çıktıktan sonra geri alınması mümkün değildir." diye. Bugün sosyal medyada yapılan dedikodular da aynı mahiyette. Her ne kadar sonrasında yazılanlar silinse de yol açtığı tahribatları tamir etmek mümkün olmamaktadır.
Bugünlerde sosyal medyadan uzak durulmasının özellikle toplum ve birey psikolojisi açısından oldukça faydalı olduğunu düşünüyoruz.
Bilinçli bir şekilde bilgi kirliliğine yol açan paylaşımların faydadan çok zarar verdiğinin aşikâr olduğu bir zamanda en iyisi suyu daha fazla bulandırmamak olacaktır.