Temelden, teşkilattan, çekirdekten CHP’lilere geçmişler olsun.
Artık kabul etmeliler. CHP’yi partilerine sonradan eklenen ve radikal biçimde hüküm süren yapıya kaybettiler.
Üstelik bu yapı için Cumhuriyet Halk Partisi bir araçtan ibaret.
Erdoğan’ın liderliğinin son bulması ve Türkiye’nin dizleri üstüne çökertilmesi için kullanabilecekleri bir alet edavat, bir aparat CHP.
Partiyi Atatürk’ün kurması, geçmişinin bir asra dayanması, Atatürk ilkelerine bağlılığı varlık sebebi sayması gibi nitelikler Kaftancıoğlu için bir dekor sadece.
Bunun böyle olduğu herkese aşikar ise de Canan Hanıma ve arkasındaki güce güç yetiremeyenler, Kılıçdaroğlu’nun CHP tepesindeki varlığını hazmedemeyenler için “aman el âlem bilmesin” dedikleri bir sır hâlâ. Atatürk’ün mavi gözlerine bakıp ağlamanın, denize düşüp yılana sarılmanın haklı ve utangaç gerekçesi, bir nevi.
Yoksa devletin doğrudan saldırı altında olduğu bir dönemde “Türkiye devleti katil değil seri katil” diyen Kaftancıoğlu CHP İstanbul il başkanlığı zırhına bu kadar kolay sığınabilir miydi? Bunun siyaset değil ihanet olduğunu gören CHP’liler yasak savan bir kaç uğunmadan sonra bir şey olmamış gibi davranabilir miydi?
Davrandılar ama.
Ya güçleri yetmiyor, ya böylesi işlerine geliyor.
Canan Kaftancıoğlu’nun müktesebatı, bağlantıları ve hayranlıkları twitter sicilinden bile kolaylıkla anlaşılıyor oysa. Klasik bir CHP’linin amentüsü yok onda.
Mustafa Kemal’in askerlerinden nefret ediyor, terör örgütü mensuplarına yakınlık duyuyor.
Mustafa Kemal Atatürk’e değil (MLKP’nin kurucularından) Hasan Ocak’a selam çakıyor.
Şehitler için değil teröristler için ağıt yakıyor.
Kılıçdaroğlu’na değil Demirtaş’a hayran.
Bunları açıkça yazdı, söyledi, tepkiler gelince de övünerek savundu. “Aynı fikirde, aynı yerdeyim” dedi.
“Yeri” adaletin tecellisi için yargı indinde de tespit edildi aslında.
Silahlı terör örgütü propagandası, kamu görevlisine alenen hakaret, Cumhurbaşkanına alenen hakaret, Türkiye Cumhuriyeti Devletini alenen aşağılamak, halkı din ve düşmanlığa alenen tahrik suçlarından toplam 9 yıl 8 ay 20 gün; PKK/KCK yöneticilerinden Sakine Cansız hakkındaki silahlı terör örgütü propagandasından ise 1 yıl 6 ay ceza aldı CHP İstanbul İl Başkanı. Terör övgüsünden hüküm giydi yani!
Buna rağmen o, o derece eminken kendinden, Kaftancıoğlu’nun sözlerinden, yapıp ettiklerinden, iltisaklı olduğu yerlerden rahatsız olan CHP’liler hiç cesur değil. Açık sözlü de değil. En fazla birkaç homurtu, birkaç “cıvıltı”.
Bir yandan Atatürk ticareti yaparken öte yandan herkese Atatürk sopasıyla nizam verenler, Kaftancıoğlu’na karşı ne Atatürk’ü ne CHP’yi savunabiliyorlar.
“Mustafa Kemal'in askerleriyiz sözünden, Atatürk adından rahatsız olanlar, üniter yapıyla sorunu olanlar Atatürk’ün partisinde siyaset yapamaz” diyorlar en fazla. O da güç bela.
Ama ne fayda...
Canan Hanım kolaylıkla savuşturuyor onları.
Kemal Bey’le bir ağızdan “Gardrop Atatürkçüleri” diyor, “rakı masası CHP’lileri” diyor. Küçük bir fiskeyle susturuyor hepsini.
Atatürkçüler birer birer eleniyor CHP’den, Kılıçdaroğlu ve Kaftancıoğlu yükseliyor.
CHP’nin ekseni, hedefi, gayesi son on yılda gözümüzün önünde değiştirildi resmen.
Denebilir ki CHP artık işgal altındadır, konumu Türkiye’nin yanı değildir, Türkiye’nin karşısında kim varsa onun yanıdır. Ve bu durum CHP için olduğu kadar Türkiye için de acıdır, bir sorundur.
Öte yandan Demirtaş ile demokrasi (!) namına görüşmek için gün sayan ve dün de Kılıçdaroğlu ile görüşmenin hazzını yaşayan Ahmet Davutoğlu’nun “fark edildik” diye sevinmesi ve böyle bir çizgide “gelecek” araması ise kendisi için epey büyük bir sorundur aslında, acıklı olmuştur.