Son yılların en fazla dikkat merkezinin Orta Doğu olduğu normaldir. Çünkü yeni düzen kurgusu ve kaygısı ile bereketli topraklarda, suyun ve zenginliklerin kaynağı Orta Doğu’da “kimin nasıl bir denge kuracağı” önem arz ediyor. ABD’nin, İkinci Dünya Savaşı sonrası tek hegemon güç olarak sahneye çıkışı ve şimdi geldiği gerçekler, şunu dedirtmekte bize! “Gücü zayıfladıkça, hegemonyası eridikçe, yeni savaş merkezleri oluşturmak ve kurulmaya evirilen yeni dünyada başkalarının devreye girmesini bypass etme peşinde.”
Büyük kaygı ve hegemonik güç dengesini korumak için, halen savaş üstüne savaş inşası ile karşımıza çıkmış durumda!
Türkiye’nin doğal hinterlandı olan Kafkaslar ve özellikle Azerbaycan özelinden olayları dikkatle takip etmenin hayati bir durum haline geldiğini buradan yazmak istedim.
Çünkü gidişatın yeni Kafkasya cephesi açma gayretleri ile süslendiğini görmemek elde değildir.
Rusya’nın; Kafkasya’da Gürcistan’la durumu malum. Dikkat edersek, uzun zamandır bu durumu derinden derine Azerbaycan ve Türkiye ile ilişki bozma gayreti de devrede.
ABD’nin Karadeniz’den Rusya’yı ablukaya alma girişimleri uzun zamandan beri masada. Zaten Ukrayna ile Rusya arasındaki akıl almaz durumun esas gayesi bu, Karadeniz’deki Amerikan çıkarlarına bağlı olduğunu unutmamak lazım.
Yeni istikrarsızlık, yeni cephe, sokak hareketlenmeleri...
Kafkasya için arzu edilenin bu olduğu açıktır. Rusya’yı; Kafkasya cephesi ile oyalamak, Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Suriye genelindeki durumunu sekteye uğratmak için Kafkasya’nın ateşe verilme ihtimali, derin ve içinden çıkması mümkün olmayan yeni bir vaka olur!
Amerika’nın hangi güzergâhta ne yapmak istediğini iyi okumak şarttır. Gürcistan’ın içindeki farklı etnik yapılar ve eyaletler sistemini, üniter devlet yapısına aykırı olarak alttan alttan destekleyen, hatta Rusya’nın işgallerine de sessiz kalarak neredeyse gerçekleşmesini destekleyen de Batı ittifakı olduğunu unutmamak lazım. Neden mi? Küçük küçük parçalar halinde dünyayı yönetmek ve küçük devletleri bile eyaletlere bölüştürmenin, şu anki Amerikan siyaset aklının temelini oluşturduğu açıktır.
Azerbaycan için de, dolaylı hesapların bu olduğunu gözlemlemek zor değildir!
Ülkeyi daha küçük parçalara bölüştürmek için ise ya etnik ya da demokratik sloganların devreye gireceğini pekiştirme yolu inşa edilmekte. Bu durumda Ukrayna ve Gürcistan olaylarını iyi okumak ve yeni kurguda nasıl bir yol haritası ile hareket edeceklerini öngörmek mümkündür.
Paşinyan’ın ikide bir işgal altındaki Azerbaycan toprakları olan Yukarı Karabağ’a giderek, oradan provokatif beyanlar vermesi, halkın sinir uçları ile oynaması, açıktan yeni kurgunun parçasıdır. Nasıl mı? Azerbaycan’ın topraklarında halay çekmesi, oradan “burası Ermenistan’a bağlanacak” demesi, açık Batı provokasyonudur! Bu durumun, Ermenistan Başkanı Paşinyan’ın çok cesur olması ile alakasının olmadığını ispat etmeye gerek bile yoktur. Azerbaycanlıların sinir uçlarını körüklemek, kendi yönetimiyle sokak dili ile konuşmak için, kan çıkması mümkün basit konudur.
Sovyetler Birliği’nin çöküşü döneminde de aynen bu yapıldı. Toprak üstünde ve etnik kimlik üzerinden! Bu dalganın, Rusya’nın ilk çöküşünü oluşturduğunu unutmamak lazım. Şimdi yine aynı senaryo! Sadece aman dikkat! Azerbaycan istikrarsızlaşırsa, büyük felaketin başlangıcı olur. Azerbaycan’ın milli menfaatleri ve bölgesel dengeler, geriye dönüşü olmayan uçurumla karşılaşır. Devrimler değil, akılcı geçitlerle ve toplumun tüm katmanları ile konuşarak, anlaşarak gelecek inşası, milli menfaatler için şarttır.