Ben ayranı ‘milli içecek’ bilenlerdenim, bu yüzden alkollü içecekler konusunda yanlı olabilirim. Ancak gelişmiş dünyada meydana gelmekte olan bazı kısıtlamalardan okurlarımı haberdar etmek de benim görevim.
Vereceğim haber ‘milli içki’ denildiğinde akıllarına ‘rakı’ gelenler için hiç içaçıcı değil: Dünya yeniden alkollü içeceklere ters bakmaya başladı...
İlk Meclis’in 1920 yılında çıkardığı ve dört yıl kadar yürürlükte kalmış ‘Men-i Müskirat Kanunu’ veya bizimle aynı yıl (1920) ABD’de başlayan ve 13 yıl sürmüş ‘prohibition’ uygulamasıyla her türlü alkollü içeceklerin yapımı ve satışının yasaklanması türünden bir tedbir gelmeyecek belki... Ama, hem satın alma yaşı, hem de alkollü içeceklerin reklâmı ve içileceği yerlerle ilgili kısıtlamalar kapıda...
Hani ‘adam gibi içmek’ veya ‘edebiyle içmek’ deniyor ya, kusura bakılmasın, pek çok ülkede iktidarlar öylelerinin bile yaşam tarzına müdahaleyi kendileri için görev bilmeye başladı... Alkollü içeceklere düşkün olanların yaşam tarzı başkalarının hayatlarına daha pahalıya mâl oluyor çünkü...
ABD’nin başkenti Seattle olan Washington eyaleti yerel meclisi geçen ayı "Alkol yasağı kimleri kapsamalı?" sorusunu tartışarak geçirdi. İlk düşünülen ‘içkili halde araç’ kullanmaya kalkanlara verilen cezaları arttırmaktı. İkinci kez alkollü araç kullandığı tespit edilenlere altı ay, üçüncü kez yakalanana bir yıl hapis cezası verilmesi kararlaştırıldı. İsteyen hapis yatmaktansa ömür boyu içki içmemeyi göze alacak...
Üçüncü kez alkollü yakalanan araç sürücüleri on yıl boyunca bâyilerden alkollü içecek satın alamayacak, lokantalarda kendilerine alkollü içki ikram edilmeyecek...
Tek eyalet sanmamanız için ekleyeyim: Alaska ve Güney Dakota eyaletlerinde çoktandır uygulanmaktaymış bu cezalar; New Mexico eyaleti de yeni benimsemiş... Alkolle ilgili sürekli suç işleyenlere bu duruma işaret eden özel ehliyet veriliyor, üzerlerinde ‘içkili araç kullanan biri’ olduğuna dair kart taşıma yükümlülüğü getiriliyormuş...
"Orası Amerika" demeyin sakın...
Daha dün İngiliz gazetelerinde haberi vardı: Ülkedeki sağlık kuruluşları ve bazı sivil toplum örgütleri alkollü içkilerin en az kaç liraya satılacağına hükümetin karar vermesini istiyormuş... Bu yolla, yani alkollü içki fiyatlarını yüksek tutarak ve daha düşüğe satmayı satıcılara yasaklayarak alkole bağlı ölümleri azaltmak amaçlanıyor... Kanada öyle yapmış ve başarmış...
İngilizler, "Biz de yapalım" noktasına gelmişler...
Çek Cumhuriyeti ise, 14 Eylül 2012 tarihinde, alkol oranının yüzde 20’den fazla olduğu bütün alkollü içecekleri yasaklamış... Dükkânlar, süpermarketler, barlar, lokantalar, benzin istasyonları ve internet üzerinden satışlar birden duruvermiş...
Gerçi ‘sahte içki’ yüzünden ölümler olunca alınmış bu karar, ama yine de bir eğilimi dışa vuruyor...
‘Uygar’ ülkelerin çoğunda alkollü içeceklerin 21 yaşından küçüklere satılması yasak... Alkollü içecekler ya sadece bu işi yapan dükkânlarda veya büyük mağazaların özel bölümlerinde satılabiliyor... Pek çok ülkede sokakta içki içilmesi veya ikramı ciddi bir yasak... Yine çoğu ülke alkollü içkilerin reklâmını da yasaklamış durumda.
Rusya bile...
THY’nin Rusya’ya uçan uçaklarında alkol servisini yasakladığı yanlış haberi duyulunca bizde birileri ayağa kalktı. Haber doğru değilmiş, ama eğer böyle bir uygulama başlarsa, bilin ki, Rus hükümeti istediği içindir.
Rusya dünyada alkolün en çok tüketildiği ve alkol oranının Dünya Sağlık Örgütü’nün tehlikeli bulduğu oranın bir misli olduğu bir ülke. Putin, geçen yıl bu zamanlarda, alkolle mücadele başlattı. İlk olarak alkollü içecek reklâmlarını yasaklattı. Televizyonlar, radyolar, toplu taşım araçları, duyuru levhaları ve internette içki reklâmı yasak... Gazeteler ancak iç sayfalarına küçük reklâmlar koyabiliyor...
"Hizaya gelinmezse, arkası var" deniyor...
Dünyada gidiş bu yöne arkadaşlar...