Güney Kıbrıs’ı kurtarmış gibi yaptılar, ama batırmaktan beter ettiler... Euro kullanan ülkeler Brüksel’de o meşhur hafta sonu toplandılar. Karşılarına Güney Kıbrıs Maliye Bakanı’nı aldılar... Toplantıda Avrupa Merkez Bankası Başkanı Draghi, IMF Başkanı Bayan Lagarde, AB’nin -ekonomi bakanı- Ollie Rehn de vardı... Ve Euro Bölgesi yetkilileri sabahlara kadar Güney Kıbrıs heyetini tavada ağır ateşte kızarttılar.
Rum heyeti o gece Brüksel’de tarifi mümkün olmayan muamele ile karşılaştı. O gece masada olan birisi, bakın neler görmüş ve neler anlatıyor:
- Müflis bir kişinin para dilenmesinden daha onur kırıcı bir manzara yoktur.
- Bu ana gelene kadar yaşanan şatafatlı ve rahat hayat ile sonrasındaki çaresizlik ve yoksunluk arasındaki fark, çarpıcıdır.
- Cömert insanlar yardıma gelseler bile bilirler ki müflis birisine para vermek risklidir ve suda boğulan birine yardım etmeye çalışmak gibidir: İkisinde de yardım edeceğim diye hayatınızı kaybedebilirsiniz.
Bunları o gece Güney Kıbrıs heyetine masanın karşısından bakan Euro Bölgesi bakanı yazıyor ve devam ediyor:
- Euro bölgesinde bir ülkenin bu hallere düşmesi, hayli olağan bir durum oldu. Yunanistan’ı İrlanda izledi, sonra Portekiz, sonra İspanya, ve şimdi de Kıbrıs
- Gerçi Kıbrıs’ın istediği para Avrupa standartlarında önemsiz bir paraydı. Ancak ilkeler söz konusuydu.
- Öncelikle, kredi veren ülkeler paralarını geri alabilmek istiyordu. Sonra alacaklılar kadar, borçlu ülkenin de çaba harcaması gerekiyordu. Ayrıca borçlu ülkenin o zamana dek gözardı ettiği bütün sorunlar masaya getirilip, zorla çözülüyordu.
- Benzer şekilde daha önce Yunanistan’ın har vurup harman savurarak harcaması, yolsuzlukları ve AB fonlarını amaç dışında kullanması sorundu. Kıbrıs’ta ise Ruslar sorundu. Güneyin bir vergisizlik cenneti olması ve umursamadan kara para aklaması sorundu.
- Bu yüzden Kıbrıs paketi, vergi mükellefini değil, mevduat sahibini cezalandırarak emsal oluşturmak zorundaydı.
- Bütün istenenler Güney Kıbrıs hükümet temsilcisince kabul edildi. Çünkü kafasına tabanca dayanmıştı ve yetkili (Maliye Bakanı Sarris) bu yüzden gayet uysaldı. Ancak Rum bakanın vücudunun ve ruhunun tükenip anlaşmaya razı olması 10 uzun saat aldı.
- Rum bakan teslim olur olmaz, Almanya Maliye Bakanı Şöble adadaki bankalardan giren ve çıkan bütün para havalelerinin durdurulmasını istedi.
- Topantıdan sabaha doğru çıktığımda şunu düşündüm: Böyle bir durumu değil hayatta yaşamak, rüyasını bile görmek istemem.
8Bu düşünce, maliyesini bozarsa ülkesinin başına gelecekler konusunda her maliye bakanına da aynı zamanda bir uyarıydı.
Bunları anlatan, Prof Edward Scicluna. Malta’nın Maliye Bakanı. Ve görebildiğimiz kadarıyla o bitmek bilmeyen hafta sonunda kapalı toplantıda olanları birinci elden ayrıntılı anlatan tek yetkili. Profesör Scicluna hem kredi veren Euro ülkesi olarak masanın karşı tarafında oturuyor, hem de küçük bir Akdeniz ülkesi olarak, diğer adanın durumuna ibretle bakıyor.
Scicluna’nın toplantılarda Alman heyetinin yanında oturduğu ve Alman heyetin bütün tavırlarını yakından izlediği anlaşılıyor. O toplantılarda ve bütün batık ülke olaylarında Almanya’nın ne kadar aktif ve hakim olduğunu dışarıdan biliyoruz, o içeriden tanık olmuş. Hatta diyor ki -Ortam, o bitip tükenmez okyanus ötesi uçuşları bana hatırlattı. Birkaç kez yiyecek içecek ikram ediyorlar, ama yerinizden kalkmanız yasak-
İşte ibretlik hikaye. Maliyesini kaybeden önce toplantıda onurunu kaybediyor, kafasına tabanca dayıyorlar ve sonunda bütün şartları kuzu kuzu kabul ediyor. Toplantı bittikten ve -ülke kurtarıldıktan sonra- da onur kaybı her gün, her hafta, her ay dalga dalga yayılıyor. Sonra da o anlaşmadan -hayır- bekleniyor...
Güney Kıbrıs işte bu kadar umutsuz bir durumda. Üstelik kafaya doğrulttukları silahı daha indirmediler.
twitter.com/selimatalayny