Haberlerin ve tartışma programlarının konu başlıkları üç aşağı beş yukarı belli.
Hemen her akşam bir kanalda yüksek tansiyonlu ya da kimsenin birbirini anlama niyeti olmayan bir sürü program seyrediyorum.
Oysa zaman zaman normal haberler de vermek gerekir.
Mesela Üsküdar Belediyesi, sokağa atılan mobilya ve benzeri ürünleri çöp toplama merkezinde ayrıştırıp, parçalayarak dar gelirli vatandaşlara dağıtmak için yakacak yapıyormuş.
Keşke televizyonda seyredebilsek bu haberi, başka belediyelere de ilham verir ama dedim ya bültenlerin ruh hali bu haberleri görmeye müsait değil.
***
Salı sabahı NTV’de boğulmalar ve rip akıntılarına dair bir haber vardı.
Dilini sevmedim haberin, akıntıya yakalanırsan büyük ihtimalle ölürsün havasında yazılmıştı.
Oysa sağa ya da sola doğru yüzmek çoğu zaman hayat kurtarabiliyor da....
Ne alaka bu gündemde demeyin, son bir haftada Türkiye’de serinlemek için suya girip de boğulanların sayısı 20’ye yakın.
Tamam haberi yapılsın ama akıntıya yakalarsanız büyük ihtimalle ölürsünüz diye değil.
Ya da adını göremediğim bir uzmanı kıyıda uzun uzadıya konuşturmak yerine suya bir cankurtaran sok, ne yapılması gerektiğini hareketlerle göster.
***
Sıcak hava haberlerini ne kadar eksik yaptığımızı yazmıştım 2 gün önce...
Turizmde sıkıntı bir sezon geçiriyoruz, oysa sıcak para önemli bizim için.
Eğitimde kayıt süreci başladı, yapılacak haber çok.
Peki tartışma programlarında ne izliyoruz biz...
Salı gecesinden bir iki örnek aktarayım, biri çıktı Türkiye’nin Kuzey Irak’taki sol sayılacak gruplarla da yakınlaşması gerektiğini anlattı uzun uzadıya.
Pazartesi gecesi terörü sona erdirmek için önce ABD, İngiltere ve Almanya ile anlaşma imzalamamız gerektiğini öneren birini dinledim.
Bir başkası bugün yarın bir kara harekatı düzenleyeceğimizi söyledi ama Kuzey Irak’a mı Suriye’ye mi, o kısmı havada kaldı kimse de “Nereden söz ediyorsunuz?” diye sormayı akıl edemedi.
Yani tartışıyorsunuz, bari iddianın nereye yönelik olduğunu sor be arkadaş....