Türkiye seçim atmosferine girdi. Erdoğan ise seçim gündeminden uzak deprem bölgesine odaklanmış durumda. Söz verdiği adımları atarak deprem konutlarının temelini atmak için var gücüyle kadrosunu sahaya sürmüş durumda.
Altılı Masa yaşadığı derin sarsıntıya rağmen fotoğraf verebildi. Kılıçdaroğlu, Meral Akşener'i masaya nasıl çekti ve bu süreç çok tartışılacak.
Muhalefet ittifakının geniş bir yelpazeye hitap ettiğini söyleyebiliriz. Eski Sosyalist ve Marksist gruplar, Selahattin Demirtaş, Feminist Hareketler, LGBT gibi iç dinamiklerin yanı sıra ABD ve Avrupa Birliği'nden yükselen sesler başta pek sıcak bakmasalar da artık Kılıçdaroğlu'na yeşil ışık yakıyorlar.
Sebebini biz yazalım. İki çatışma alanının geleceğinde Türkiye'nin gücünü kırmak istiyorlar.
Ukrayna-Rusya savaşında Türkiye'ye rol vermek istiyorlar. Savaşa dahil etmek istedikleri Türkiye'nin Boğazları'nı açtırmak için çok uğraştılar. Montrö ile Boğazların geçişinde Ankara'nın eli sağlam. Ancak siyasi irade ABD'ye teslim edilirse Karadeniz savaş gölüne dönecek.
Savaş sadece Ukrayna-Rusya arasında değil ki. Gürcistan'da yaşanan olaylara iyi bakın. Güney Kafkasya'yı karıştırmak için gücü kırılmış ve emperyalizme boyun eğmiş bir Türkiye dizaynı hayal ediyorlar.
Suriye'ye gelen ABD'li generalden rahatsız olan iki başkent var. Ankara ve Şam. ABD'nin Rojava hayali Kürtlere huzur vermek için değil. Bölgede kurulacak uydu devlet sayesinde Orta Doğu'da Rusya'yla denge kurma arzusundalar.
Hem kuzeyde hem de güneyde yaşanan gelişmelere seyirci kalacak bir Ankara hükümeti arzulanıyor.
Balkanlarda yaşanan ABD-Rusya gerilime duyarsız bir Ankara istiyorlar.
Libya'ya seyirci kalacak bir Ankara istiyorlar.
IMF'i çağırmak için gün sayan bir gölge kabine planı yapıyorlar.
Ancak güvenlik meselemizi önceleyen bir Cumhurbaşkanı Erdoğan iradesi var. Cumhur İttifakı'nın Türkiye Yüzyılı ideali ile bize dayatılan gölge kabine arasında kararsız kalanlara birkaç sözümüz var.
Erdoğan'ın iktidarından çok mu memnunuz? Elbette eksikler ve hatalar var. Karşımızda kusursuz insanüstü bir canlı yok. Ancak vatandaşının zor günler geçirdiğini bilerek gece gündüz ekibini koşturan bir lider azmi var.
Hakkı teslim edelim ki ülkemizin yaşadığı büyük afet karşısında seferberlik ilan ederek milyonlarca yurttaşımızı sıcak bir yuvaya kavuşturma gayreti var.
Şimdi kafası karışanların vereceği karar çok önemli. Milletin irfanı orada gizli.
Türkiye'yi İskandinav ülkesi zannedenler azıcık etrafına bakıp olup bitenleri anlamalı.
Her tarafımız çatışma alanıyken biz bu dönemeci nasıl atlatacağız?
Sandığa giderken bu kadar pazarlıkların ve hesapların yapıldığı Altılı Masa, Erdoğan'ın güvenlik konseptini ve diplomasi başarısını sürdürebilecek mi?
Daha ötesi Erdoğan'ın başlattığı enerji yatırımlarını ve savunma sanayii hamlesini destekleyecekler mi?