Eş seçimi ile ilgili ardışık 13 yazı yazmıştım. Artık eş ilişkileri ile ilgili yazmaya başladım. Bu yazı eş ilişkileri yazı dizisinin ikinci yazısı olacak.
Eşlerin aralarındaki farkların bir kısmı cinsiyet farkları ile ilgili iken, büyük kısmı ise kişilik ve sosyal kimlik halleriyle ilgili. Yani cinsiyet farkı, kadın erkek ilişkilerinin bir kısmını açıklayabiliyor.
İnsan ‘boş sayfa’ olarak mı doğar?
Kadın ve erkeklerin bizatihi kadın ve erkek olmaktan dolayı ne kadar farklı olduğu tartışma konusu. Kadın ve erkek doğası tartışmasının arkasında “insan doğası” tartışması var.
İnsanın doğuşundan hiçbir şey getirmediğini, her şeyin doğuştan sonra çevresel şartlar tarafından belirlendiğini düşünen taraf, insanın “tabula rasa”, yani “boş sayfa” olduğunu düşünüyor.
İnsanın doğuştan bir takım özellikleri getirdiğini bu özelliklerin çevresel şartlar tarafından da etkilendiğini savunanlar ise “insan doğasına” inanıyorlar.
İnsan doğası ile ilgili beni etkileyen favori eser, Harvard Üniversitesi’nde psikoloji Profesörü olan Steven Pinker tarafından yazılan “boş sayfa” başlıklı kitap. Bu eser Boğaziçi Yayınları tarafından Türkçeye kazandırılmış durumda.
Kadın ve erkek olmanın farkı
Tabula rasa taraftarları biyolojik organ farkları dışında kadınlar ve erkekler arasında fark olmadığını düşünüyor. İnsan doğasına inananlar ise biyolojik organ farkları dışında da duygu, düşünce ve davranışları etkileyecek düzeyde cinsiyet farklılıklarının var olduğunu savunuyor.
Kadın ve erkek olmanın farklı olduğunu savunanların da kendi arasında ayrılıyor. Bir kesim bu farkı oldukça büyük görüp, bu farkı önemli bir açıklama kategorisi olarak görüyor. Diğer kesim ise farklılıkların belirli alanlarda kümelendiğini düşünüyor ve farkları sınırlı bir açıklama kategorisi olarak görüyor.
Benim durduğum nokta kadın erkek olmanın farklılık yarattığı ama bu farkların belirli alanlarda yoğunlaştığı, farklarında belirli sınırlarda olduğu şeklinde.
Erkek ve kız çocuklarının bedenlerindeki biyolojik farklılıkların davranışlarını nasıl etkilediğini anlatan etkileyici diğer yazar ise “kadın beyni” ve “erkek beyni” kitaplarının yazarı Dr. Louann Brezendine. Bu iki eser de Say Yayınlar tarafından Türkçeye çevrilmiş durumda.
Erkekler kaçmaya kadınlara talep etmeye eğilimli
Erkekler evlilikte oluşan uyuşmazlıklara karşı susma, içlerine kapanma ve az konuşma eğilimindeler. Kadınlar ise sorun hakkında daha fazla konuşmaya çalışırlar.
Bu farklılık erkekler tarafından eşinin çok konuştuğu ve sürekli talepte bulunduğu şeklinde değerlendirilebilir. Kadınlarda ise eşinin konuşmaktan kaçtığı ve kendisini önemsemediği şeklinde yorumla eğilimi oluşabilir. Erkek ve kadın doğası arasındaki farklılıklardan evliliği en fazla etkileyen ise cinselliğe bakıştır. Erkekler genellikle daha sık cinsel ilişki talep ederken, kadınlar cinselliğin ancak duygusal bir süreçle beraber yaşanmasını isterler. Bu talep ve yaklaşım farkı evlilikte sıklıkla sorun olur.
Erkek doğası ve kadın doğası arasındaki bu farkları bilmek, evlilik sorunlarını azaltmak için önemlidir.
Ortalamaların farkı
Erkek ve kadınlar arasındaki farkların sadece ortalamaların farkı olduğunu bilmek gerekir. Bu farklılıklar her çift için geçerli değildir. Bazen erkek kadından daha fazla duygusal olabilir. Bazen de erkeğin cinsel ilişki talebi kadından daha az da olabilir.