Dün gece Türk Telekom Arena, sanki matem eviydi. Hepimizi derinden yaralayan vahşi cinayetin masum kurbanı Özgecan Aslan için pankartlarla doluydu stat. Sarı-kırmızılı futbolcular da sahaya “Özgecan için susma haykır, kadına şiddete hayır” yazılı parkatla çıktı. Sezen Aksu’nun şarkılarıyla stat inledi. Taraftar, Özgecan’ı gözyaşlarıyla uğurladı.
Maça gelince... Uzun yıllardır tartışılan “Teknik direktörün takıma ve oyuna katkısı nedir?” sorusuna bir yanıttı sanki. Prandelli ile Galatasaray gol atamadan Balıkesir’e yenilmişti. O maçta gerçekten çok kötü futbol oynamıştı Galatasaray. Dün akşamsa Sarı-Kırmızılılar, tek devre oynayıp 3 golle maçı bitirdi.
Prandelli ile Hamza’nın takımları arasında en büyük fark, Selçuk ve Burak’ın oyunları. Prandelli döneminde iki futbolcu da neredeyse sahada yoktu. Burak, hemen her maçta 5-6 kez ofsayta düşüyor, son vuruşları beceriksizce dışarı atıyordu. Organize bir tek atak, bloklar arasında yardımlaşma, futbolculardaysa özveri hiç yoktu. Hamza ile birlikte takım kendine geldi.
Bu bir teknik direktörü sevip sevmeme meselesi değil. Bu, futbolcunun oynamak istediği sisteme güvenmek ve ona uyabilecek beceride olmak. Prandelli takımı iyi izlemeden ve tanımadan kendi kafasına göre bir düzen kurmaya çalıştı. Ve tabi olmadı.
Geldiğinden bu yana Yasin’le çok yakından ilgilenmesi eleştirilen Hamza Hamzoğlu, ne kadar haklı olduğunu dün gece kanıtladı. Yasin, sahanın yıldızıydı. Maçta golle sonuçlanan 2 asist yaptı. İleri geri oynayarak Balıkesir’in sol kanadını resmen çökertti. Ancak Hamza’nın onu niçin 65. dakikada oyundan aldığını kimse pek anlayamadı. Yasin’in çıkmasıyla birlikte sarı-kırmızılı takım organize bir biçimde Balıkesir’in üzerine gidemedi. Yani kanatlardan biri çalışmadı.
Galatasaray, kendini fazla sıkmadan, çok da yorulmadan rahat bir maç aldı. Ne var ki; ciddiyeti elden bırakmanın nelere yol açabileceğini de gördü. Sahada 10 kişi kalan lig sonuncusu Balıkesir, şampiyonluğa oynayan Galatasaray’a sırf bu ciddiyetsizlik yüzünden golünü attı. Rakip kim olursa olsun, son düzlüğe kadar ciddiyeti elden bırakmamak şart.