Taciz; tecavüz, kadına şiddet gibi çirkinliklere karşı çıkmak “insan” olmanın asgarî gereğidir. Ve topyekun tavır alınmayan hiçbir toplumsal problem tam olarak çözülemez. Yani bütün kronik problemlerin altında çifte standart yatar.
Peki bu ortak duyarlılığı, 82 milyonun tamamının “karşıyım” dediği tecavüz ve kadına şiddet vakalarında da gösterebiliyor muyuz?
Birlikte bakalım…
Hatırlar mısınız; 5 yıl önce Ensar Vakfı’nın Karaman’daki evinde kalan çocuklara tecavüz edilmişti. Olayı BirGün gazetesi ortaya çıkarmış ve aylarca gündemden düşmemişti.
Bu suçun hangi kesime mensup kişi tarafından işlendiğine bakılmaksızın tepki göstermek gerekiyordu; öyle de yaptık. Sadece, bunu kullanarak bütün Müslümanların tacizci-tecavüzcü gibi gösterilmesini eleştirdik. Çünkü bu da bir “istismar” idi. Bireysel bir suçun bütün kesime mal edilmesi hukuka da ahlaka da uygun değildi. Şayet Ensar Vakfı yöneticileri suçlunun gereken cezayı alması için ilgililere yardımcı olmamışsa bu eleştirilebilirdi ki, başkan; fail Muharrem Büyüktürk’e verilen ceza için “508 yıl yetmez, asılmalıydı” demişti. Ama her şeye rağmen bu istismar sürdürüldü. ByLock aklayıcı İsmail Saymaz, Anadolu’nun en ücra kasabasına kadar bütün adliyeleri tek tek tarayarak “muhafazakar tecavüzcü” aradı, hatta kitabını yazdı.
Peki…
Türkiye yine tecavüz ve kadına şiddet olayı konuşuyor. Önce HDP Muş Milletvekili Mensur Işık’ın 17 yıllık öğretmen eşi Ebru Işık, şiddet gördüğü için hastaneye başvurmuş ve süreç sonunda mahkeme, Mensur Işık hakkında 6 ay uzaklaştırma kararı almıştı. Sonra ne olmuşsa Ebru Işık ifadesini geri almış, şiddet görmediğini, kafasını dolap kapağına çarptığını iddia etmişti. Bu olayın gerisindeki vekil Işık’ın 5 aydır eşini aldatmasından başlayan; film konusu olacak kadar uzun hikaye bir anda resetlenmişti.
Peşinden başka bir HDP milletvekilinin skandalı patladı. Mardin Milletvekili Tuma Çelik, evli bir kadına “tehditle, zorla, sadistçe, hunharca” tecavüz etmişti. Bu olayın gerisinde de neler vardı neler…
TECAVÜZ KARŞISINDA KİM NEREDE DURDU?
Şimdi herkes “samimiyet sınavı”na buyursun…
Bu iki iğrençlik sebebiyle “Tecavüzcü HDP” sloganı atarak biz de yukarıda bahsettiğimiz çirkin istismarcılığı yapamayız. Ama bu olayları aylar önceden bildikleri halde ses çıkarmayan hatta mağdur kadınları susturmaya çalışan HDP yöneticilerini; dibine kadar eleştiririz. Hele başka zaman ağızlarını ayıra ayıra “Kadına şiddete hayır” yaygarası yapan kadın yöneticilerine çok şey demek gerekiyor ama “Siz ‘insan’mısınız” deyip geçelim.
Ya diğer partiler?.. Mesela kadınlara “Susmayın” diyen Kılıçdaroğlu…
Daha bir hafta önce grup kürsüsüne, şiddet mağduru bir kadını çıkaran Akşener hanımefendi…
Bu mağdur kadınlar sizi ilgilendirmiyor mu; neden susuyorsunuz?
Yoksa?..
O zaman “şer ittifakınız”ın şeri bol olsun ama lütfen bundan sonra bu konularda konuşmayın.
SİZİ TECAVÜZCÜLER Mİ BESLİYOR?
Gelelim “besleme medya”ya…
“Karaman’daki tecavüzü ortaya çıkaran BirGün Ankara’nın göbeğindeki bu rezaleti neden göremedi” diye sormak isterdim ama soramıyorum; çünkü görmüş… Ama keşke hiç görmeseydi! Çünkü “Bir kadının şikayetiyle hakkında soruşturma açılan HDP’li vekil, partisinden istifa etti” şeklinde “şaşı” görmüş. Size gazeteciliği kim öğretti bilmiyorum ama bu gazetecilik değil; gazeteciliğe tecavüzdür. Sizinle aynı sektörde anılıyor olmak gerçekten çok üzücü…
Peki adını duymadığımız adliyelerden tecavüz haberleri taşıyan acar gazeteci(!) İsmail Saymaz’ın bu konularda ne dediğini duyan var mı?
Bunlardan daha çok var. Hatta ekranlarda, HDP’li vekillerin rezaletlerini yuvarlayarak, “kadına şiddet”ten İstanbul Sözleşmesi’ne, oradan da “Bunlar iptal ettirmeye çalışıyor” diyerek “cemaatler”e geçen, böylece ses çıkaramadıkları taciz ve şiddeti cemaatlere taşıma marifetini(!) gösterenler bile var! Tecavüzcülere karşı susuyor, “Niye susuyorsunuz” diyenlere saldırıyorlar.
Sizler bu ikiyüzlülüğü nasıl sindirebiliyorsunuz bilmiyorum. Ama şunu bilin ki, kadına şiddet, taciz ve tecavüz gibi iğrençliklerin toplumdaki en büyük destekçisi, sizler gibi “Bizdense problem yok” şeklinde davrananlardır.