Selefi, Francis Riccardione de böyleydi... Parmakları uzun olanlar grubundan... Büyükelçilik ile “sömürge valiliğini” karıştıranlar sınıfı... Mesela, 17-25 Aralık’taki “Birinci FETÖ Darbe Girişimi”ni, nasıl destekleyeceğini bilememişti... Darbe girişiminden 10 gün önce FETÖ tarafından Washington’da sarılıp-sarmalanan Kılıçdaroğlu ile 18 Aralık 2013 günlü buluşması ise evlere şenlik bir gösteriydi...
Sonra...
17-25 Aralık’ın, o dönem, ABD Hazine Bakanlığı’nın, İran’a dönük ambargoyu takibinden sorumlu müsteşar yardımcısı David Cohen’in tezgahından kaynaklandığını öğrendik. 2011 yılından itibaren HALKBANK’ı hedef almış, Türkiye’nin İran’la doğalgaz ticaretini ambargo dışı yollarla sürdürmesine de sürekli, “Amerikan yönetiminin İran’a dönük ambargo kararlarına uyun!” emriyle çözmeye çalışmıştı... Baktı, Türkiye, tıpkı Rusya gibi, İran’la da “komşuluk ilişkilerini dengede tutmaya” çalışıyor 17-25 Aralık darbesiyle vurmaya kalktı!...
Ekleyelim, ne tesadüf (!) bu operasyondaki diğer isimler de, İsrail-Birleşik Arap Emirlikleri ittifakının kurumu, Foundation for Defence of Demcrasies-FDD (Demokrasileri Savunma Vakfı) “İran uzmanları” Mark Dubowitz, John Hannah, Emanuele Ottolenghi ve Jonathan Schanzer’di... Başka tesadüf (!) aynı vakıf ve aynı isimler, karşımıza 15 Temmuz’da da çıktılar...
17-25 Aralık’ın gelişi, 12 Aralık 2012’de, Riccardione’nin o dönem tepeden tırnağa FETÖ’nün kontrolünde olan Adalet Akademisi’nin kamelyasında katıldığı o özel toplantıda mı atılmış mıydı, bilemem, o savcıların işi ama tam 17 Aralık 2013 günü Ankara’daki AB büyükelçilerine söylediği “HALKBANK’ın İran’la ilişkilerini kesmesini istedik, dinlemediler, şimdi, bir imparatorluğun çöküşünü izliyorsunuz” sözünü kuru bir yalanlama ile geçiştirdiğini biliyoruz...
Riccardioneverilen görevi başaramadı, gitti... Şimdi, darbeci Sisi’nin Kahire’sinde “Amerikan Üniversitesi Mütevvelli Heyeti Başkanı” olarak görev yapıyor, Kahire büyükelçiliği görevinde diktatör Mübarek’i övgüde yere-göğe koyamamıştı, devamcısıSisi ile de sohbet için zamanı oluyordur...
David Cohen’i takip et, anlarsın
David Cohenmühim adam; sistem onu, Şubat 2015’te CIA Başkan Yardımcısı yaptı!.. Ocak 2017’ye kadar görevi, CIA’nın “sınır ötesi operasyonlar” başkanlığıydı. Kurum tarihinde bu göreve gelebilmiş ilk Musevi kökenli isimdi. Dünyada yaprak kıpırdasa önce Cohen’in haberi oluyor veya ABD bir ülkede operasyon yapacaksa önce onun masasından geçiyordu...
Şimdi... Bugünlerde bavulunu toplayıp yeni görev yeri Kabil’e gitmeye hazırlanan Büyükelçi John Bass başta, Amerikalı yetkililerin “15 Temmuz darbe hazırlığından haberimiz yoktu” laflarına nasıl inanalım? “FETÖ elebaşını iade için sağlam belgelere ihtiyacımız var” sözleri uydurma, “asıl belgeler, Cohen’in CIA’da bıraktığı arşivde duruyor” bilmiyor muyuz?..
David Cohenyıllarca ABD Hazine Bakanlığı’nın “terörizmin finansmanı takibinden” sorumluydu, 2014’teki Musul baskını ile birlikte birden, DEAŞ denilen kanlı bir örgütle karşılaştık!.. Nasıl bir istihbarat arkadaş bu, DEAŞ denilen bir örgüt bir baskınla Ortadoğu haritasını değiştiriyor, o sırada Cohen, Türk-İran ilişkisinin takibinde, memlekette yargı-polis hattında darbe planlıyor!..
Öyle ki, DEAŞ, -nedense- bölgede Sünni-Şii Savaşı’nı ateşleyip onbinlerce masum Müslüman’ın ölümünden sorumlu oluyor, İsrail hedeflerine tek mermi sıkmıyor, örgütün her yere uzanan eli-kolu, bir tek Filistin topraklarına uzanmıyor!..
Bakın “gerçek İslam dünyası” Mescid-i Aksa için ayakta DEAŞ’tan tek kelime yok!..(Ne diyordu, ünlü İsrailli strateji uzmanı Efraim İnbar, 23 Ağustos 2016 tarihli yazısında: DEAŞ’ın Tahrip Edilmesi Stratejik Hatadır. Ya, işte böyle...)
Bu örgütün “kuruluş finansmanının” kimlerden gittiğini, 2015-2017 arasında “terörist maaşlarının kimler tarafından ödendiğini” bu arada PKK-YPG’nin hangi CIA parasıyla Irak-Suriye hattında palazlandırıldığını ortaya çıkaracak bir istihbarat teşkilatı yok mu bu dünyada?..
Olmazsa, açın sorun David Cohen’e... Açmışken, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz’un da dosyalarını rica edin, tarihçiler için bir işe yarar...
Önce cevap ver, öyle git
Türk savcı ABD Büyükelçiliği’ne basit bir soru sordu: 15 Temmuz’a karışmış şu FETÖ’cüler, şu tarihlerde sizlerle görüşmüş, kimlerle görüştü, ne görüştü... Hepsi bu...
Baktık, Trump, John Bass’ı apar-topar Kabil’e tayin ediyor.
Belli, o yazıya cevap, adam gittikten sonra şöyle-böyle gelecek...
Gitme... Biraz oyalan... Adam gibi ver cevabı öyle git...