Geçtiğimiz hafta Türkiye iki büyük faciayı birlikte yaşadı.
Afyon’da patlayan cephanelik, bir kaza ya da terör eylemi, kurumlarımızın, TSK’nın durumunun çok net bir göstergesi; PKK bir cephaneliği patlatabiliyor ise de büyük bir skandal, ortada özensizlik sonucu oluşmuş bir kaza varsa da daha büyük bir rezalet.
Açılan soruşturmanın akıbetinin Dağlıca, Aktütün, Uludere, düşen uçak soruşturmalarına benzeme ihtimali de çok güçlü görünüyor.
25 gencimizin hayatını kaybettiği bu kaza İzmir’de yaşanan ve 61 ıraklı, suriyeli ve filistinlinin korkunç bir şekilde boğulduğu kaçak göçmen faciasının yeterince tartışılmasını ikinci plana itmiş gibi görünüyor.
Aslında, bu kaçak göçmen faciasının yeterince tartışılmaması Afyon’daki cephanelik patlaması nedeniyle mi, yoksa başka bir nedenden mi bundan da çok emin değilim doğrusu.
Meseleyi basından izliyoruz, başka kaynaklarımız yok, 61 kişinin öldüğü, çok sayıda kişinin de bir biçimde kurtulduğu kazanın öncesi konusunda nedense basında ne bir haber var, ne de bir yorum.
Aynı sessizlik, daha doğrusu aynı haber ve yorum yokluğunu daha önceki kaçak göçmen olaylarında da yaşadık.
Hakkını yemeyelim, Yeni Şafak gazetesinde Sayın Ayşe Böhürler 8 Eylül Cumartesi günü konuya ilişkin güzel bir yazı yayınladı, başka önemli bir analiz yazısına da doğrusu rastlamadım (benim gözümden de kaçmış olabilir).
Yine basından öğrendiğimize göre İzmir kazasında yaşamını yitiren ya da denizden sağ çıkan/çıkarılan kaçak göçmenler geceyi İzmir Basmane’deki otellerde geçirmişler, sabah da ölüm gemisine binip Yunanistan’a doğru yola çıkarken malum kaza olmuş, kayalara çarpan gemi batmış, çoğu çocuk 61 insan hayatını yitirmiş; bu olaylarda gemi batmalarının büyük bölümünün de batma değil batırma olduğunu herkes biliyor, kaptan da zaten galiba gemiyi ilk terk edenlerden.
Kaptan ve yardımcısı hakkında dava açılmış, 61’er kez müebbetle yargılanacaklarmış (aklıma 7 TİP’linin katilleri geldi nedense, onlara farklı bir uygulama yapılmadı mı?)
Peki bu kaçak göçmenler, sayıları yüzden çok fazla, Türkiye’ye nereden ve nasıl giriş yaptılar, bu kadar çok insan Türkiye’ye giriş yaptıkları muhtemelen güney sınırlarımızdan İzmir’e kadar nasıl geldiler?
Kaptanların ve geminin İstanbul’dan geldiği söyleniyor; bu organizasyonu kimler, nasıl yaptı?
Bu soruları çok önemli ve ilginç buluyorum ama daha da önemlisi ve ilginci basınımızda insan kaçakçılığı meselesinin arka planıyla adeta kimsenin ilgilenmemesi.
Aynen, ele geçirilen tonlarca uyuşturucu meselesinde sadece TIR şoförleri ve polis köpekleriyle ilgilenildiği gibi; bu uyuşturucu kaçakçılığını sadece bu TIR şoförleri mi yapıyorlar sizce?
Kaçak göçmenler sınırlarımızdan içeriye kimler tarafından ya da kimlerin müsamahasıyla giriyorlar, diyelim Hatay ya da Kilis sınırlarından, İzmir’e kadar nasıl gelebiliyorlar?
Bu kaçak göçmen ya da uyuşturucu meselelerinin PKK terörüyle finansman ilişkisi nedir?
Bu kadar uyuşturucu ülkemizden güvenlik güçlerinin bir bölümünün işbirliği olmadan geçip batı ülkelerine gidebilir mi?
Yüzlerce kaçak göçmeni kaçakçılar midelerine ya da anüslerine sokup taşıyamayacaklarına göre yollarda bu kadar insan denetimleri nasıl aşıyorlar, nasıl aştırtılıyorlar?
Sayın İçişleri Bakanımız gazetecilere kağıt yedirme merakından biraz sarf-ı nazar ederek söz konusu kaçak göçmenlerin ülkemize nasıl girdiklerini, İzmir’e kadar nasıl gelebildiklerini bizlere açıklasa işine, konumuna daha uygun davranmış olmaz mı?
Kaçak göçmen meselesi uluslararası bir mesele, bunun farkındayız ama kaçakçılığın bu kadarının kamu kesiminden birilerinin işbirliği olmaksızın yapılamayacağının da farkındayız.
Uyuşturucu belasından, kaçak göçmen insani trajedilerinden kamu kesiminin bu pisliklere bulaşmamış bölümünün daha cesur, daha atak davranması ile kurtulabiliriz sadece.
Ergenekon ve Balyoz belalarından da böyle kurtulduğumuzu, TSK’nın yozlaşmamış kesiminin bilgi desteğiyle bugünlere geldiğimizi de hatırlatalım.
Hiç anlayamadığım da basının büyük bir bölümünün uyuşturucu ve insan kaçakçılığı meselelerinin arka planına merak (!) duymaması.
Uyuşturucu ve insan kaçakçılığına merak duymazsanız PKK’yı kınamanın da(?) anlamı yoktur.
twitter.com/KarakasEser