Kaçak göçmenlerin sınır dışı edilmesi neden haber olmuyor?
12 Ağustos 2021 Perşembe
Göç konusu sadece Türkiye'nin sorunu değil, dünyanın sorunu. Pasifik'i geçerek ABD'ye ulaşan uzak Asyalılar, Meksika sınırını aşan Latin Amerikalılar ve geneli dünyanın doğusundan batısına yönelen kesintisiz bir göç dalgası var.
Şöyle de söyleyebiliriz, dünyada savaş, açlık, istikrasızlık ve baskının hüküm sürdüğü coğrafyalardan ekonomisi ve demokrasisi gelişmiş ülkelere doğru bir insan akışı var.
Vaktiyle sömürülen insanlar, sömürenlere rahat vermiyor diyen bir post-kolonyal okuma da yapabiliriz tabii. Ya da göçmenlerin ucuz iş gücü olarak kullanıldığı sömürge sonrası bir sömürgeleştirme olduğu da iddia edilebilir bu göç olgusunun.
Hülasa insanoğlu var olduğundan beri göçüyor, yurt tutuyor, sonra yine göçüyor.
Güncel göç olgusuna gelirsek; bunların bir kısmı "düzenli göç" dediğimiz, devletlerin belli bir hukuk çerçevesinde kabul ettiği ve mülteci statüsü verdiği göçmenler.
Önemli bir kısmı ise kaçak yollarla sınırları geçerek hedef ülkeye ulaşan ya da transit ülke olarak belirledikleri yerlerde kalanlar.
Türkiye, tıpkı ticaret ve enerjide olduğu gibi göç konusunda da kavşak ülkelerden biri. Yani hedef ülke olmadığı durumda da göç alıyor. Komşusu olan coğrafyanın neredeyse tamamı ise göç veren ülkelerden oluşuyor. Çoğu durumda Türkiye ilk adım atılan ülke konumunda.
Mesela İran sınırı öteden beri kaçak ya da yeni tabirle düzensiz göç için bir güzergah olmuştur ve sınır şehirlerimizde Türkiye'nin geri gönderme merkezleri vardır.
Yani kaçak göçmenler her zaman bir sorundur ve bununla mücadele için Birleşmiş Milletler'in de denetlediği bir geri gönderme mekanizması hep işletilmiştir, halen de işletilmektedir.
Böyle olmakla birlikte son yıllarda göçmenlerin Türkiye için daha farklı bir gündem oluşturduğunu kabul etmek gerekir. Çünkü Türkiye'deki yabancı sayısında ciddi bir artış yaşanmış, ekonomik açıdan artı değer üretmiş olsalar bile, siyaseten kullanışlı olduklarından, aleyhte bir propagandaya konu edilmişlerdir.
Türkiye'de sığınmacı olarak bulunan Suriyelilerin dışında Afganistan, İran, Irak, Ermenistan, Pakistan gibi komşu coğrafyalardan gelmiş kaçak göçmenler de var. Savaş şartlarının hüküm sürdüğü Suriye'den gelenlere bir süre uygulamak zorunda olduğumuz açık kapı politikasını artık terk etmiş olmamıza rağmen; duvar öremeyeceğimiz, örsek bile geçişe mani olamayacağımız 1800 kilometrelik bir kara sınırımız var ve her kilometresine kontrol noktası koyamadığımız müddetçe bu uzun kara sınırı söz konusu ülkelerden gelen kaçak göçmenler için bir geçiş güzergahı olabiliyor.
Şunu kabul etmek gerekir, hava gibi su gibi muhtaç olmalarına rağmen gelişmiş ülkeler için de göçmenler siyaseten maliyet üreten bir potansiyele sahip. Göçmenlere dost politikalar hiçbir ülkede siyaseten prim yapmıyor, bilakis göçmen karşıtlığı çok kolay popülist bir politikaya dönüşebiliyor. Bu yüzden Türkiye'de de muhalefet bunu ciddi anlamda kullanıyor. Bundan sonra daha da çok kullanacak.
Sürecin yönetilmesi bu yüzden çok önemli. Provokasyona çok açık bir alan. Asayiş noktasında şimdiye kadar ciddi bir sorun başlığına dönüşmemiş olmasına rağmen bundan sonra provoke edilmeyeceğinin garantisi yok. Geçen gün sosyal medyadan abuk sabuk bir video paylaşan Afgan örneğinde olduğu gibi her an bir el bombası, kışkırtılabilecek bir konu olduğunu fark etmemiz gerekiyor.
"Kaçak göçmenlere göz yumuluyor" algısının önüne geçmek ise hayati önemde.
İstanbul'da her gün yüzlerce kaçak göçmen geri gönderme merkezlerinde toplanıyor. Süreç tamamlanınca da kaynak ülkeye yollanıyor.
Nedense bunların bir teki bile doğru dürüst haber olmazken, bir Suriyelinin işlediği suç, bir Afgan'ın provokatif videosu izlenme rekorları kırıyor.
Yetkililerden sınırımızdan giren Afganlılar hakkında tatmin edici bir açıklama yapılmadığı müddetçe ortam provokasyona daha da açık hale geliyor.
Bir de ikiyüzlülüğümüz var tabii; toplumda giderek yükseltilen yabancı düşmanlığı öyle bir hal almaya başladı ki, adam aynı anda hem "Gelmesinler ekmeğimizden oluyoruz" deyip hem de kaçak çalıştırdığı kaçak göçmeni sınır dışı edildiğinde "Ben malı nasıl teslim edeceğim, onlar olmasa atölye çalışmaz" diyebiliyor.