PEDRO Almodovar’ı nasıl biliriz? Hizaya gelmeyen, nizamı bozmaya bayılan, sınıfın zekası yüzünden kalıbına sığmayan yaramaz çocuğu gibidir. Biraz muzip, biraz muzır, ama çok yaratıcı bir queer sinemacıdır. Peki o zaman Aklımı Oynatacağım adlı filmi erken dönem Almodovar filmlerine öykünen, usta yönetmenin gözde oyuncularını kadroya toplayan ve ünlü ZAZ komedisi Uçak’a gönderme yapıp Retro modasına uyan başka biri mi çekti? Sanki Almodovar bir uçak yolculuğunda sıkılmış, aklına gelen esprilerden bir fantezi kurmuş ve onu filme dönüştürmüş! Ben filmi izlerken kendimi uçakta hissettim hissetmesine ama kabin basıncı düşmüş de oksijen maskeleri yetersiz kalmış gibi nefesim daraldı.
Bu kadar grotesk bir mizah anlayışı hiçbir zaman sofistike olmaya çalışmayan Almodovar için bile fazla... ZAZ komedilerindeki parodinin yerine ustası olduğu camp’i koymuş ama kendini tutamayıp kitsch sınırlarını da ihlal etmiş. Kavramlar çerçevesinde ifade etmeye çalışıyorum Almodovar’a sevgimden ama içimden geçen sıfatlar ‘kaba’ ve ‘zevksiz’. Pepi, Luci, Bom ve Diğer Kızlar ile birlikte filmografisinin en alt sırasına yerleşebilir Aklımı Oynatacağım...
OYUNCULAR MÜKEMMEL
Elbette Almodovar’ın camp’in burjuva ahlakı üzerindeki (evet, hala!) şoke edici etkisine en çiğ haliyle başvurmasının ardında siyasi hiciv eksik değil. İspanya’nın sosyo-ekonomik krizini eleştiriyor. Filmin hemen başında yönetmenin gözde oyuncuları Antonio Banderas ve Penelope Cruz’un canlandırdığı, havaalanında çalışan çiftin tartışması yüzünden çıkan bir aksilik Meksika’ya gitmekte olan uçağın acil iniş yapması zorunluluğunu doğuruyor...Kabin görevlileri panik çıkmasın diye İspanya halkını temsil eden ekonomi sınıfı yolcularını ilaçla uyutuyor! Kendileri de birinci sınıf yolcuları ve pilotlarla birlikte biraz içki biraz uyuşturucuyla stresi atlatmaya çalışıyor... Oyuncular mükemmel. Filmin tarzı gereği abartılı oynamak zorunda olmalarına rağmen hepsinin performansı aynı düzeyi tutturduğu için çok uyumlu bir ensemble kadroyu izlemek zevk veriyor. Yine de İçinde Yaşadığım Deri’den sonra Almodovar’ın bu hızla irtifa kaybetmesine üzüldüm doğrusu...