Ülkemizde Jandarma, çok zayıf bağlarla İç İşlerine (valilik kanalı ile) bağlı olmasına rağmen atama ve sicil yönünden genel kurmaya bağlı. Benim yaşadığım son altmış yılda jandarmadan şikayet etmeyen köylü görmedim diyebilirim. Vakıa son zamanlarda eğitim seviyesi oldukça yükseltilmesine rağmen şikayetler hala devam ediyor. Jandarmanın doğrudan İç İşleri Bakanlığına bağlanması konusu gündemde iken Genel Kurmay, Başbakana bir mektup göndererek üç konuda endişelerini dile getirmiş.
Birinci endişe
“Askeri hiyerarşiye göre yapılandırılmış Jandarmanın askeri teamüllerden uzak siviller tarafından atama ve sicil bakımından değerlendirilmesinin sağlıklı olmayacağı”dır.
Ben derim ki üç milyona yaklaşmış memurların ataması ve sicili siviller tarafından tutuluyor. Ayrıca Polisin (sayıca jandarmadan fazla) sicili ve ataması yapılıyor da Jandarmanın niye yapılmasın.
İkinci endişe “Doğu’da sıkıntı” olur.
Doğuda kara birlikleri ile Jandarma birlikleri beraber operasyon yaptığından emir komutada çift başlılık olacak. Yine ben derim ki kardeşim otuz yıldır dört bin baldırı çıplak ile baş edemediniz. Komuta kademesi halkımızla alay edercesine bu bahar şu yaz, teröristlerin kökünü kazıyacağız dediniz. Hükümet baktı ki sizin yüksek askeri dehanızla bu terörün önünü alınamıyor, sizi devre dışı bırakan bir yol izliyor. Sizin asli göreviniz sınırları korumak, dış düşmana karşı hazırlıklı olmaktır. İç güvenlikte başarılı olamadınız (zaten eşyanın tabiatına aykırı olurdu iç güvenlikte başarılı olmanız). Hükümetin iç güvenliğin yeniden yapılandırılmasını doğal kabul etmek gerekir.
Üçüncü endişede
“Bir savaş halinde TSK’nın sayısının iki yüz bin kişi azalacağı” yönünde.
Bu endişe de temeli olmayan bir endişe. TSK ihtiyaç gösterdiğinde dilediği yaş gurubunun askere alınması yolları açık. Bizim komşular ile savaşmamız mümkün değil. Hangi komşumuz bize topyekün saldıracak. IŞİD terör örgütü sınırımıza yaklaştı diye NATO bildiri yayınlayıp, “Türkiye’nin güvenliği, güvenliğimizdir.” Demedi mi? Bizim NATO içinde ABD’den sonra en büyük orduyu ayakta tutmamızın rasyonel bir izahı var mı?
Bana göre jandarmanın belki de başka bir ad altında (mesala “ kır polisi”) yeniden yapılandırılması çok daha isabetli olur. Tabiki bu hazırlık çalışması nasıl sonuçlanır bilinmez ama, Jandarmanın toplum içinde, kara yollarında trafik denetimi yapması, kır kesimde asayişi sağlaması verimli olmuyor. Benim bulunduğum yerde bir düzine hırsızlık oldu ama hiç biri yakalanamadı. Ben vatandaş olarak jandarmadan iç güvenlik hizmeti alamıyorum. Polis olduğunda hiç olmaz ise, amirine ulaşıp yanlışların düzeltilmesini isteyebileceğim. İnşallah bu konuda hükümet ısrarcı olur da bu yeniden yapılanma gerçekleşir.