Her şehrin kendine has bir manevi havası var. Oruç ayı bu manevi havanın en çok belli olduğu bir zaman dilimi. Ben İzmir’de bu havayı iftara yakın saatlerde Kestane Pazarı civarı ve Havra Sokağında hissederdim. Hala öyle midir, bilmiyorum. Bu aralar Kestane Pazarına da Havra Sokağına da yolum düşmedi.
Geçtiğimiz hafta değişik yerlerde toplu iftar programlarına katıldım. Ak Parti teşkilatlarının daha bir canlandığı dönemlerdir Ramazan Ayı. Hele Kadın Kolları. Bütün gün kapı kapı ev ziyaretleriyle geçer. Aslında onların bir başarısına daha şahit olmuştum Ramazan’dan biraz önce. Enerji Bakanlığının “Enerji Hanım” adı altında yürüttüğü bir program var. Enerji tasarrufunu yaygınlaştırmak için hazırlanan bu çalışmaya Bakan Taner Yıldız da katılarak destek veriyor. İzmir’deki toplantıyı organize eden İzmir Kadın Kolları, 30 ilçenin kadın kollarını topladı Balçova Termalde. Özen Kızılırmak ve arkadaşları bu organizasyonu özveriyle gerçekleştirdiler. İnsan bildiğini sandığı bazı hususları uzmanlardan dinleyince eksiklerini görüyor. Bakan Yıldız, konuşmasını, yapmacıktan uzak, samimi ve içten gelen bir edayla yaptı. Etkisi de buradan geliyor zaten. Yazılı metinlerde bu akıcılığı ve içtenliği bulmak biraz zor oluyor.
Buca, İzmir’in büyük ilçelerinden biri. Uzun zamandır buradaki programlara katılma imkanı bulamamıştım. Bu kez “vefa iftarı” adı altında bir program tertiplenmişti. Şimdiye kadar Buca Ak Parti’de görev alan herkes çağrılıydı. Yemekler kadar bir arada olmanın tadı da harikaydı. Konuşmalar orucun havasına uygundu, kardeşlik vurgusu hakimdi. Kadınların bu iftarlara ilgisi beni hep şaşırtmıştır. Siyasi çalışmalarda onların gayreti bir başka doğrusu. İlknur Denizli de bunu hissetmiş olacak ki hepsini teker teker kucakladı. Buca’daki program daha sonra devasa Mevlana heykelinin de bulunduğu mekanda sohbet şeklinde devam etti. Sohbetin de tadı bir başkaydı. Daha sonra fotoğraflar çekildi. İyi bir geceydi.
Beydağ, İzmir’in uzak ilçelerinden biri. Uzun yıllar baraj hayaliyle yatıp kalktı Beydağ ve çevresi. Neredeyse umutları tükeniyordu, Başbakan Erdoğan bir ayrıcalık yaptı ve bu barajın inşaatına öncelik verdi. Proje yeniden ele alındı ve tamamlandı. Su tutuldu. Bugünkü seviye %50’lerde. Sulama kanalları biraz gecikti ama hızla tamamlanıyor. Üstelik tamamlanan yerlere ücretsiz su bile veriliyor.
“Beydağ’daki iftara gidelim mi” deyince Ak parti İl Başkanı Chat Akay, “Barajın son halini görmek iyi olur” diye düşündüm ve hemen “evet” dedim. İyi ki demişim, harika bir manzarayı kaçırmamış oldum. Manzara kadar önemli olan, İlçe Teşkilatının Baraja hakim bir tepede düzenlediği iftara katılan Beydağ’lıların yüzündeki gülümsemeydi. Kısa konuştum ve tarımdaki dönüşümden bahsettim. Fuzuli’nin Su Kasidesi’ndeki “Hayrdır vermek karanlık gîcede bîmâre su” mısraını okudum ve “hastaya su vermek kadar toprağa su vermek de ‘hayr’ olsa gerek” dedim. Beydağ’lılar Barajın kıymetini çok iyi kavramışlar.
Bayındır Belediye Başkanı Mehmet Kertiş çok heyecanlı ve canlı bir kişiliğe sahip. Bayındırlı zenginleri bir araya getirmiş ve her gün birinin bir iftar programına destek vermesini sağlamış. Hem şimdiye kadar yaptıklarını anlattı hem de esnaf ziyaretinde bize eşlik etti. Nesrin Ulema’nın esnaf ziyaretinde benden daha başarılı olduğunu itiraf ediyorum. Ben uzun sohbetlerle vakit yitirirken, O, herkesin elini sıkmayı ihmal etmedi. Bayındır’ın çiçekle anılan bir ilçe olmayı başardığı ortada. Çiçeğin getirdiği zenginlik de ilçede kendini hemen belli ediyor. Bayındır, bayındır bir ilçe olma yolunda ilerliyor. İftar çok renkliydi. Bu havzada çok meşhur olan keşkek, aslında bir düğün yemeği. Bize de o tesadüf etti. Yemeğe girerken İl Genel Meclisi üyesi Şakir Mocu ile karşılaştım. Kucaklaştık. Onun poşusu ve kasketi hiç eksik değildir. Poşusunu verdi bana, hemen doladım boynuma. Biraz sonra arkadaşlar kasketini de getirdiler. Konuşmak için kürsüye doğru bu kıyafetle yürürken etraftan “Şakir mi konuşacak?” diyenler olmuş.
“Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!”, Yahya Kemal’in ‘Bir Başka Tepeden’ adlı şiirinin başlangıcı. Ben de Perşembe akşamı Seyirtepe’den baktım İzmir’e. Çiğli sırtlarındaki bu tepeden İzmir’e bakanlar, gün ışığında ayrı, ay ışığında ayrı bir güzellikle karşılaşıyor. Körfezin İzmir için ne kadar büyük bir imkan sunduğunu insan buradan bakınca anlıyor ve Belediyenin vurdum duymazlığı karşısında ister istemez hayıflanıyor.
Kanal35 Televizyonu iki yıldır Seyirtepe’de Ramazan programları düzenliyor. İftar öncesi ve sonrası canlı yayınlanan bu programda sohbet ve oruç ayına uygun bir müzik, el ele yürüyor. Bu harika mekanda yemekler de bir harika. Çocuklara oyun yerinden tutun da at merakını gidermek isteyenlere tahsis edilmiş mekanlara kadar pek çok imkan sunuyor Seyirtepe İzmirlilere.
Kanal35, her imkanı taşımış Seyirtepe’ye. Çok kaliteli bir yayın yapıyor. Genel Müdür Nurettin Memur ve başarılı sunucu Tarık Yenen her akşam çocuklarını ihmal pahasına oradalar.
Oruç ayı, rahmet ayı. Kıymetini bilene...