CHP'nin kale gözüyle baktığı İzmir'de göremediği büyük çatlaklar, yorgunluklar, bıkkınlıklar üç başlı partiye bu kez büyük bir sürpriz için birikiyor.
Devasa bir kasaba halini alan, kötü kokan İzmir'de seçmen en fazla hizmet görememekten, kendilerine -af edersiniz- "sürü" muamelesi görmekten yakınıyor.
Haksız da değiller.
CHP için CHP seçmeni her daim cepte çünkü.
Parti yöneticileri İzmirliler trafikte bunalsa da yollardaki çukurlardan dolayı arabası harap olsa, bozuk kaldırımlarda kolu bacağı kırılsa da, belediyenin devasa bütçesi biraz çarçur biraz iç edilse de sandık önüne geldiğinde yine gidip CHP'ye oy verir sanıyor.
Ki şimdiye dek öyle oldu doğrusu. Kılıçdaroğlu bu durumu "tıpış tıpış oy verecekler" şeklindeki veciz (!) ifadesiyle ölümsüzleştirmişti hatta.
31 Mart seçimleri için de böyle mi peki? Bu kadar rahat mı CHP?
Değil.
Bu kez bıçak kemiğe dayanmış durumda İzmir'de. Bu kez hem seçmen artık boş vaatlere doyduğu için hem de Cumhur İttifakı'nın İzmir adayı Hamza Dağ gürül gürül bir kampanya yürüttüğü için rahat değil CHP.
Kendi içinde birlik sağlayamayan CHP seçmene güven vermekten çok uzak görünüyor.
Sorun içinde yüzüyor CHP. Üst üste patlayan skandallar, partinin kaybolan kurumsal kimliği, üç başlılık, lidersizlik, kirli para ve kirli ilişkiler ağı içindeki yöneticiler, parayla satın alınmış delegeler, eskilerle yeniler arasındaki sert rekabet, her biri hakkında vakti geldiğinde patlatılmak üzere bekletilen bombalar...
CHP'nin pür melali, 100 yaşındaki partinin başına daha önce gelmemiş türden bir çürüme, kokuşma hali.
İZMİR'DE ÇOK BAŞLILIK VE YILGINLIK VAR
Yeni Genel Başkan Özgür Özel'in gücünü göstermek için Kılıçdaroğlu'nun desteklediği Tunç Soyer yerine Cemil Tugay'ı aday göstermesi işleri kolaylaştırmadı İzmir'de. O kadar kolaylaştırmadı ki Cemil Tugay kendisine destek olmayıp "başkalarına" (İmamoğlu'na) yardıma gittiği için kamuoyu önünde eleştirdi Soyer'i.
Tunç Soyer de onu eleştirdi.
Tunç Soyer ayrıca kucaklayıcı, kapsayıcı, saygın bir siyaset yürütülmediği, sağlıklı gerçekçi projeler ortaya konulmadığı için CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i de eleştirdi dolaylı yoldan.
Ama CHP'nin İzmir'i bu kez alamayacağını doğrudan söyledi İzmir'in mevcut CHP'li Belediye Başkanı.
"Anketleri izliyorum. Kaygılıyım" diyerek İzmirlinin gönlünün aklının güveninin umudunun Hamza Dağ'a kaydığını itiraf etti CHP'li başkan.
HAMZA DAĞ RÜZGÂRI
Hamza Dağ hakikaten tatlı bir meltem havası estiriyor İzmir sokaklarında. İdeolojik oy verme eğilimi olan İzmirli seçmen bile sempatiyle yaklaşıyor AK Parti adayına. Söylüyor, dinliyor, anlıyor ama yüzlerde hep bir gülümse.
Dağ'ın vaatleri İzmir'in sorunlarını nasıl çözeceğine ilişkin çalışılmış sağlam projeler. Takvimi belli, bütçesi belli, projesi hazır. Dolayısıyla rasyonel zemin zaten Hamza Dağ'dan yana.
İzmirlinin ezberini, CHP'nin hesabını bozan kısım Hamza Dağ'ın pozitif kişiliğinde, güçlü neşeli kampanyasında.
Tüm paylaşımları, mitingleri, ziyaretleri ama en önemlisi bağımsız sokak röportajları İzmirlinin Hamza Dağ'a güvendiğini gösteriyor.
"ADIMI BACAĞIMA YAZ ANNE"
Adımı bacağıma yaz anne.
Çizgileri kalın ve net yap.
Özel süslemelerini ekle ki, uyumaya gittiğimde annemin el yazısını görerek rahatlayayım.
Adımı bacağıma yaz anne,
Kız kardeşlerim ve erkek kardeşlerimin bacaklarına da yaz.
Böylelikle bir bütün oluşturacağız.
Böylelikle senin çocukların olduğumuz bilinecek.
Adımı bacağıma yaz anne.
Ve lütfen kendi adını ve babamın adını da kendi bacaklarınıza yazın.
Böylelikle bir aile olarak hatırlanacağız.
Anne, adımı bacağıma yaz.
Herhangi bir sayı ekleme
Ne zaman doğduğum ya da evimizin adresi gibi.
Dünyanın beni bir numara olarak listelemesini istemiyorum.
Bir adım var, bir sayı değilim.
Adımı bacağıma yaz anne
Bombalar evimize düştüğünde
Duvarlar kafalarımızı ve kemiklerimizi ezdiğinde
Bacaklarımız hikâyemizi anlatacak
Nasıl kaçabileceğimiz hiçbir yer olmadığını.
Bu şiir Filistinli şair Zeina Azzam'a ait. Kadın ve Demokrasi Vakfı (KADEM)'in Filistinli kadınların yıllardır çektiği acılara dikkat çekmek amacıyla 18 Mart günü BM'de düzenlediği etkinlikte okundu.
Neden yazıldığını tahmin ediyorsunuz... İşgalci İsrail'in bombardımanlarla, kimyasal silahlarla, tank ateşiyle, keskin nişancılarla öldürdüğü 12 binden fazla çocuğun bir sayı olmadığını, bir adı, hayatı, hayalleri, anne babası, kardeşleri ve geride hatırlanmasını istediği bir hikâyesi olduğunu anlatmak için yazıldı.
İsrail ve soykırımcıyı destekleyen katil devletler yüzünden çocukların vücudu bombalarla parçalandığında, geride onların kimliğini tespit edecek kimse kalmadığında isimleri bilinsin, isimleri hiç değilse mezar taşlarında yaşasın diye çocuklarının adını kollarına yazdı Gazzeliler.
Dünya gördü bunu. Hepimiz gördük. Haykırdık, protesto ettik, sokaklara çıktık, boykot ettik, dua ettik... Ama durdurabilmiş değiliz İsrail'i!
Bunun acısıyla, utancıyla, tüm ağırlığıyla yaşamaya çalışıyoruz şimdi.
Bir yandan kalbimizle, ruhumuzla nefret ederken İsrail'den bir yandan da dua ediyoruz Gazze için. Âmin Allah'ım âmin.
BAKAN GÖKTAŞ'I ALKIŞLIYORUM!
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Mahinur Özdemir Göktaş'ın İsrailli Bakan'a yönelik protestosunu ayakta alkışlıyorum.
Biliyorsunuz bu hafta BM'de Kadının Statüsü Komisyonunun 68'inci Oturumu vardı ve Bakan Göktaş Türkiye'yi temsilen oradaydı. Çok sayıda etkinliğe katıldı ve kız çocuklarının eğitimi, kadın işgücünün istihdamı ile şiddete sıfır tolerans gibi başlıklarda Türkiye'nin aldığı mesafeyi anlattı.
İsrail Sosyal Eşitlik ve Kadının Gelişimi Bakanı May Golan'ın konuşma sırasında ise salonu terk ederek 12 binden fazla çocuğu, en az 9 bin kadını katleden, yerinden eden, aç susuz ilaçsız bırakan bir terör devletinin herhangi bir yetkilisinin edeceği tek kelimeye dahi tahammülümüz olmadığını dünyaya göstermiş oldu.
Kendisini bu asil ve hakkaniyetli davranıştan dolayı tebrik ediyorum.