İZMİR’DE kentsel dönüşümün nasıl ve ne şekilde gerçekleştirileceği hangi bölgelerin öncelikli olacağı tartışılıyor. Kentsel Dönüşüm mü kentsel tasarım mı olacağı da tartışma konuların arasında yer alıyor.
Kentsel Dönüşüm Yasası’nın kapsamı, riskli evlerin nasıl belirleneceği ve evleri yıkılacak vatandaşları nasıl bir süreç beklediği konusu uzun süre gündemimizde kalmaya devam edecek. Kentsel Dönüşüm Yasası’nı değerlendirmek gerekirse bu toplumun büyük bir çoğunluğunu yakından ilgilendiren en önemli yasalardan birisi olarak kabul ediyorum. Çünkü riskli binalar İzmir için bir saatli bomba gibi. İzmir’de risksiz bina sayısı bir elin parmağını geçmez.
Kanunumuz uyarınca riskli binaların tespit edilmesi durumunda öncelikle vatandaşlarımızdan konutlarını boşaltmalarını istenecek. Hemen yıkma gibi birşey söz konusu olmayacak. 60 gün süre verilecek. Bu süre içinde binaların sahipleri yıkmazsa ise valilik, bakanlık, valilik ve yerel yönetimler devreye girecek. Risk altındaki yapıların yıkılıp yeniden sağlam yapılara dönüştürülmesi kentsel dönüşümün önemli bir parçası ama bu tek başına kentleri çağdaş bir yaşam alanına dönüştürecek bir eylem değil.
Çünkü kentsel dönüşümde sadece riskli, eskimiş, yıpranmış yapıların yıkılıp yenilenmesi gibi algılanıyor. Oysa sağlıksız yapıları yıkıp yerlerine sağlıklı yapılar yapmak çözüm için yeterli değil. Bu nedenle konu bir kentsel dönüşüm ve tasarım olarak ele alınmalıdır. Kentin ulaşım, yeşil alan, sosyal donatı alanları, otoparkları, peyzajı ile yeniden dizayn edilmesi gerekir. Yaşanabilir şehirler inşa etmemiz için yıkıp yeniden yapmak yerine yeniden tasarlamalıyız. Bozulan kent dokularını bütünsel kimliğini koruyarak yeniden inşa etmeliyiz. Sürecin bütün faktörleri daha sık bir araya gelmeli ve kamuoyuna bu konu da daha fazla aydınlatılmalıdır.
Kentlerde yaşam alanlarının belirlenmesi önemli ve çok değişkene bağlı bir çalışmadır. Bu çalışmalar konusunda yerel yönetimlerin acilen çalışmalara başlaması gerekir. Bu işle ilgili kurumlar başta: imar, ruhsat, kentsel tasarım, harçlar, kira ve kredi yardımı gibi konular üzerinde daha fazla işbirliği yapmalı ve ortak çalışmalara bir an evvel başlanmalıdır. Bu konuda henüz adımlar atılmadı. Kentsel dönüşüm halkımızın yanlış anlamaya müsait olduğu bir konudur. Bu nedenle kentsel dönüşümde halkın bilinçlendirilmesi ikna edilmesi çok önemlidir. Vatandaşın önüne mutlaka seçenekler sunulmalı. Tek bir seçenek sunup zorlama yapılmamalıdır.
Karabağlar-Konak öncelikli bölge olmalı
İzmir’de Karabağlar ve Konak bölgesi bu değişim ve dönüşüm için bir bütün olarak pilot bölge ilan edilmeli. Öncelik bu bölgelere verilmeli.
İzmir’de seçilen pilot bölgeler yetersizdir. Konu daha geniş ve bir bütünsellik içinde ele alınmalıdır. İzmir’in en acil ve öncelikli iki bölgesi Karabağlar ve Konak ilçesidir. Yasa çıkmış olmasına rağmen İzmir’li müteahhitlerinde gerekli örgütlenme çaba konusunda gerekli adımları atmakta geç kalmaya başladıklarını düşünüyorum. Eğer İzmir’li müteahhitler bir an evvel adım atmaz ortak bir çalışma başlatmazsa yarın bu konuda saf dışı olabilir veya pastanın küçük kısmı ile idare etmek zorunda kalabilirler. Bu nedenle İzmir’li firmalar ara yüklenici veya kendi kentlerinde taşeron iş üstlenmek istemiyorlarsa bu konuya acilen el atmalılar ve güç birlikleri oluşturarak kazmayı önceden vurmaları, öncü olmaları onlara büyük kazanım sağlayabilir. Bunun için risk almaya hazır girişimci cesur iş adamları bu kentsel değişim ve dönüşümden vatandaşla birlikte kazançlı çıkabilir.