Geçmişte Perakende Sektörü ile ilgili ihtisas yayınlarına öncülük etmem nedeniyle bu sektördeki gelişmeleri yakından izliyorum. Sektörle ilgili değişim ve gelişimler, kuşkusuz tüketici kadar ülkemiz ekonomisini de yakından ilgilendiriyor. Çünkü ekonominin dinamiklerini belirleyen en önemli unsurlardan birisi perakendecilik sektörüdür. Türkiye ekonomisinin barometresi Perakende Sektörüdür. Türkiye’de perakendecilik sektörü son 15 yıl içindeki gelişimiyle hizmet sektörleri içinde en çok dikkat çeken ve öne çıkan sektörlerden birisi olmuştur. Perakendecilik Sektörü, Türkiye’de de yakaladığı hızlı büyüme trendiyle dikkatleri üzerine çekmeye devam etmektedir. Gelişmiş ülkelerdeki standartlara ulaşmayı başarmış bir sektördür.
Yerli perakendeciler sadece Türkiye’de değil, başta komşu ülkeler olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinde hizmet vermeye başlamıştır. Bugün dünya genelinde düzenlenen pek çok yarışmada Türk perakendecileri aldıkları ödüllerle hem kalitelerini hem de tüketiciye sağladıkları katma değeri dünyaya sergilemektedir.
Son yıllarda modern perakendecilik sektörünün Türkiye’de ve Ege’de kat ettiği mesafeyi çok önemsiyorum. İzmir ve Ege Bölgesinde son yıllarda ardı ardına büyük alışveriş merkezleri ve mağazalar açılmakta, sektör Ege’de de, Türkiye paralelinde olduğu gibi hızla büyümektedir. Hatta kişisel gözlemlerime dayanarak ifade ediyorum; Marmara Bölgesinden Ege’ye yönelik Perakendecilik sektöründe yatırımlarda büyük bir akış başlamıştır.
İzmir’in perakende sektöründeki markaları
İzmir’de perakendecilik sektörü nasıl seyrediyor? İzmir kendi markalarını çıkartabiliyor mu? Bunun cevapları mevcuttur. Öncelikle yakın zamanın markaları üzerinden değerlendirelim. İzmir Perakendecilik sektöründe üç markasıyla dikkatleri üzerine çekti.
Birincisi Yerel Yönetimler eliyle İzmir’de kurulan sonrasında özelleştirilen, Türkiye genelinde faaliyet gösteren, ulusal bir marka haline gelen Tansaş Marketleridir.
İkincisi bugün hisselerinin tamamını İngilizlerin aldığı çok ortaklı bir yapıyla kurulan ve bütün İzmirlilerin büyük destek verdiği KİPA Marketler zinciridir.
Üçüncü ise bir ailenin kendi öz kaynakları ile büyütüp geliştirdiği ve İzmir’e özgü yapısıyla bugün Ege Bölgesinin en güçlü Perakende marketler zinciri ve en önemli markalardan birisi olmayı başarmış Pehlivanoğlu Marketler zinciridir.
Küçük metrekare konseptiyle başladıkları marketler zincirini bu noktaya getirmek kolay değildi. Ama Aile bütün zorluklara dayandı. Bugün gerçekten Ege Bölgesinin en güçlü markalarından birisi olmayı başardı. İzmir’de yerel yönetimler eliyle ve çok ortaklı gerçekleştirilen yatırımların dışında bir ailenin İzmir ve Ege’den Marketçilik sektöründeki tek markası Pehlivanoğlu’dur.
Bugünlerde 34. kuruluş yıldönümünü kutlayan Pehlivanoğlu grubu, büyük Marketlere, Mol’lere ve bütün krizlere rağmen varlığını korumuş, ayakta kalmış ve Ege’nin dışına çıkabilecek potansiyele ulaşmış, marka değerine sahip tek marketçilik zinciridir. Küçük metrekare konseptinde Ege’de bunu başarmak kolay değildir.
Kabul etmeliyiz ki İzmir ve Ege artık geçmişteki kadar güçlü ulusal markalar oluşturamıyor. Oluşturulan güçlü markaları da kentte tutamıyor. Büyüyen ve gelişen markalarımız bir süre sonra kenti terk ediyor. Kalanlar da ya el değiştiriyor ya da çeşitli nedenlerle kaybediliyor. Ama genelde güçlü markalar İzmir ve Ege’ye ait olmaktan çıkıyor. Merkezlerini İstanbul’a taşıyorlar. İşte şimdi de Pehlivanoğlu gibi köklü bir kuruluşa sahip olan aile İstanbul’a taşınma kararı aldı. Grubun Yönetim Kurulu Başkanı Ali Pehlivanoğlu gözleri dola dola, hüzünle, üzüntüyle bu kararını açıklarken; İzmir acaba bir ‘marka değerini daha mı kaybediyor’ diye sormadan geçemedim. Zira İzmir’in markalarını artık kaybetmeye tahammülü yok. Tam tersine Pehlivanoğlu gibi yılmayacak mücadele edecek, ulusal marka ligine girecek, yeni girişimci işadamlarımıza ve yatırımlara ihtiyacımız var.