Beşiktaş’ın çifte sınavı vardı dün. Biri ŞL’ne adım atmak için play-off’un ilk maçında iyi bir sonuç yakalamaktı. Öteki, Arsenal değerindeki rakip kaşısında nasıl bir futbol çizgisi vardı bunu göstermekti. Cesaretinin, aklının ve özgüveninin derecesini anlayacaktık. Gelecek için önemli bir değerdi bu.
Yeni transferlerle güçlenmiş premier ligin önemli takımı Arsenal özellikle orta alandaki organizasyon gücü ve hücumda hızlı çoğalışı ile dikkati çekiyordu. Beşiktaş rakibinin bu yanına karşı, anlaşan dinamik bir savunma yapmalı, topu kazandığında kestirme yoldan öne çıkmış rakibinin üstüne gitmeliydi. Gidebilecek miydi? Evet... Bunun yanıtını, Ba’nın ikinci saniyede kaleyi düşünüp golle burun buruna gelişi verdi. Szczesny kılpayı kurtardı golü. Yalnız Ba değil, tüm takım müthiş konsantre idi ve hem aklını kullanıyor, hem de ünlü rakibe karşı kendine güvenini oraya koyuyordu. Bu hali ile umut saçtı tribünlere. Ba, Oğuzhan’ın (9’)pasına vurduğunda gol tadı verdi. İki hareket de çok kaliteliydi. Ba’nın devre biterken topu kazanışı, kaçışı ne denli umut vericiyse, vuruşundaki isabetsizlik o denli üzüntü yarattı.
Beşiktaş her yerde basarak, alan daraltarak, yardımlaşarak ve hücum cesareti göstererek geçirdi maçın büyük bölümünü. Ara ara bocaladığı, hücum organizasyonu kuramadığı, geri dönüş yetersizliği gösterdiği ve savunmada adam kaçırdığı, bireysel hatalarla zora düştüğü de oldu. Ama hep umut vererek mücadele etti. Futbolunda üretim olarak çok yükselme olmasa da anlayış olarak önemli gelişme vardı. Topu çabuk kullanması, öne doğru oynamaya özen göstermesi, ileri kalabalık koşmayı istemesi ve bunu zaman zaman başarması, maça kendini vermesi geçen yılın üstüne koyduğu değerlerdi. Dilerim yönetim bu verim düzeyini koruyacak transferleri yapmayı başarır.