Ümit Özdağ’ın kurucusu olduğu İyi Parti’den ihraç edilmesiyle zirve yapan parti içi karmaşa, İP’in geçmişine ve geleceğine, kimliğine ve hedefine ilişkin önemli ifşaatlar içeriyor. En önemlisi de “İyi Parti kurulduğu günden itibaren neden sürekli ufalanıyor” sorusunu cevaplıyor.
Filmin en başından başlarsak… 2017’de büyük iddialarla kurulan İyi Parti sadece üç yılda kendi iddiasının altında kaldı.
Kavramsal ve yapısal bir karmaşa yaşıyor İyi Parti. Türkiye’de merkez parti olmadığını, merkezin boş olduğunu, kendilerinin merkeze talip olduğunu iddia ederek arenaya çıkan İyi Parti ne merkeze yerleşebildi, ne de “gölgem yeter” dediği milliyetçi sağa erişebildi.
Partideki milliyetçilerle merkezciler arasındaki siyasi çekişme kurultaydan kurultaya artan bir güç savaşına ve intikam temelli bir iç infaza dönüştü. Son olarak partinin ağır topu Ümit Özdağ’ın atılması ve İsmail Koncuk’un istifasıyla İP’te yaşanan kan kaybı “hayati bir soruna” işaret ediyor.
2017’de 200 kurucu üye ile kurulan İyi Parti sadece üç yılda kurucu üyelerinin üçte birini parti dışına kustu. Kimi ihraç edilerek, kimi istifa ederek parti dışında kalan kurucu üye sayısı 60!
Kurulduktan sonraki ilk seçimlerde (24 Haziranda 2018) Meclise girme başarısı gösteren İyi Parti genel kurulda da eriyor. 43 olan milletvekili sayısı daha şimdiden 35’e indi. Özdağ ve Koncuk’tan önce de 6 vekil İP’ten çekilmişti.
Kurulduğundan beridir İyi Parti’de bir kavram karmaşası, kafa karışıklığı hüküm sürüyor. Ve artık fiili-fiziki sonuçlar doğuruyor bu karmaşa. Herkesin partisi olacağı, merkezi dolduracağı iddiasıyla kurulmasına rağmen merkezin istediği şeffaflıktan, çoğulculuktan ve güçten yoksun İyi Parti. Aldığı oy İP’in merkezde değil kenarda olduğunu ispatlıyor.
Parti programında FETÖ ile mücadele edeceğini yazmasına rağmen FETÖ’cülerin en fazla sahip çıktığı, destek verdiği, FETÖ ile ilişkileri en fazla sorgulanan parti İyi Parti.
FETÖ ile durumu hakkında ilk ve en ileri konuşan Koray Aydın’ın içine düştüğü çelişki hala giderilmiş değil. Henüz MHP çatısı altında iken “Meral Akşener FETÖ tarafından destekleniyor. Gittiği şehirlerde tüm organizasyonu ve masrafları FETÖ’cüler üstleniyor” diyerek Akşener’i zan altında bırakan Koray Aydın daha sonra İP’e geçerek idareyi ele aldı.
Bir başka oksimoron durum ise göstererek unutturma taktiği. FETÖ dışında, PKK ve “Selefi Cihatçı Örgütler” ile de mücadele sözü veriliyor parti programında. Ama saha bu bilgiyi doğrulamıyor. Bilakis FETÖ bağı bilinen isimlerin bile isteye partiye dahil edildiği yine partililer tarafından açıklanıyor.
İyi Parti siyasete “iyi gelecek” sloganıyla yola girdi ama üç yıl gibi kısa bir sürede gördük ki siyaset İyi Parti’ye pek iyi gelmedi. Kadrosu eriyor, kafalar uğulduyor, herkes birbirine en ağır ithamlarla saldırıyor.
“Ben cumhurbaşkanı olacağım” diyerek parti kuran Meral Akşener aday olduğu seçimlerde partinin oyundan daha düşük oy alarak iddiasından vuruldu.
Benzer bir hezimeti yerel seçimlerde yaşadı İyi Parti. 81 ilin hiç birinde belediye başkanı seçtiremedi. Ne 30 büyükşehirde ne 51 şehirde.
Millet ittifakı içindeki işlevselliği dışında kazancı olmadı İyi Parti’nin. CHP’ye koltuk değneği oldu, CHP’li adayları makamlarına taşıdı İP. PKK ile bağlantısı herkes için aşikar olan HDP içinse iyi bir kamuflaj oldu İP.
Üç yılda parti içinde yaşanan her karmaşayı “bu bir operasyon” diyerek savuşturmayı denedi İP yöneticileri. Oysa tartışmaların hiçbiri parti dışından, iktidar kanadından gelmedi. Sorun içerdeydi çünkü.
Son tartışmada Ümit Özdağ’ın ortaya attığı “İstanbul il başkanı Buğra Kavuncu FETÖ’cüdür. Meral Hanım biliyor” iddiası da, “İP, CHP ve SP’nin yanı sıra HDP ile anayasa taslağı hazırladı” iddiası da İyi Parti’yi bundan önce yaşanan krizlerden daha büyük bir krize sokacak gibi.
Partinin koordinatları ve kuruluş amacı ilan edilen değil karanlıkta kalan kısımdan sinyal veriyor çünkü. İyi Parti hiç iyi olacak gibi görünmüyor.