Dünya futbolunda VAR sistemi, ilk defa 1998 Fransa Dünya Kupası’ndan sonra uygulandı. Şampiyon Fransa ile İsrail arasında, sistemi deneme maksadıyla özel bir karşılaşma yapıldı. Tartışmaya açık pozisyonlar ekranda izlenerek kararlar verildi. IFAB da, 1999’un Şubat ayı sonlarında yaptığı karar toplantısında; kritik pozisyonların tekrarında izlenerek hüküm verilmesine karşı çıktı. Denenen sistemin, futbolun ruhuna ters geldiğini ve maçın doğal akışkanlığını bozduğunu ileri sürdü. Reddedildi.
Yaklaşık 20 yıl sonra uygulamaya başlandığında, VAR’ın tempoyu düşüreceği savı, sanıldığı kadar yıpratıcı olmadı. Zaten dünya futbolunda, tempo düşmüştü. Ekstra bir yük binmedi.
Hakemlerin ekran önüne gidip kararlarını gözden geçirmesi ya da uyarıları dikkate alması, öyle çok korkulduğu gibi sıkıcı/anlamsız/gereksiz kalmadı. Kolayca uyum sağlandı.
VAR uygulaması; baştan verilmeyen penaltılarla, önce verilip sonradan vazgeçilen penaltılar açısından, doğruyu yakalamaya fırsat tanıdı. Bir çok yanlıştan geri dönüldü. Bu açıdan, VAR’ın varlığı genel bir kabul gördü.
***
Sistemini işlemeyen ya da yanlış işlenen yanları da oldu. Onlar da zamanla rafine edilir. Daha işin çok başındayız.
Gelecek dönemlerde; takımların teknik direktörlerine de, her devre için birer kez VAR talep etme hakkı verilebilir. İtirazında haklı çıkarsa, o devreye ait hakkını kaybetmez.
İki takım teknik direktörünün VAR sisteminin içine çekilmesi, işin tartışma boyutlarını biraz daha düşürecektir. Zaten önümüzdeki Mart ayının ilk haftası içinde; benzer bir karar teklifinin, gündeme alınma ihtimali de var.
***
Topun ceza sahasına bir kere girdikten sonra aut, gol, taç, korner olana ya da yeniden ceza alanı dışına çıkana kadar; futbolcunun hiçbir pozisyonda ofsayt sayılmaması da gündeme gelecek. Futbol, özünü bozmadan kendini yenilemek istiyor. Hazırlıklı olun!