Kolay değil; 22 Ekim’de Dortmund’dan 4, 26 Ekim’de Başakşehir’den 4, 4 Kasım’da yine Dortmund’dan 4 yemişsin. Toplamda 12 golü kalende görmüşsün, 1 gol atmışsın. Bu maçların arasında tek tesellin Kasımpaşa karşısında alınan 2-1’lik galibiyet. Karabük maçına gelene kadar oyuncuların moral motivasyonları yerlerde.
Sevgili Prandelli 9 hafta sonra doğruyu bulup 4-4-1-1 düzenine nihayet geçebildi. Takımın orta alan ve kanattaki oyuncularının hepsi orta saha özellikleri ile tanıdığımız Selçuk, Melo, Dzemaili ve Hamit’ten oluşması direk akıllara iyi savunma yapıp ilk önce gol yememe; sonra ileride Sneijder ve Burak’la yakalarsan gol at mantığıydı. Bir de söylemeden geçemeyeceğim; defansta Sabri, Chedjou, Hakan Balta ve Koray Günter dörtlüsünden Koray’ı beğenmedim. Galatasaray’ın oyuncusu gibi durmuyor bence. Maça iyi başlayan Galatasaray’ın 3. dakikada duran toptan Chejdou ile golü erken bulması, takım olarak güven ve kazanma arzularını tetikledi. Galatasaray golün dışında Burak ve Dzemali ile yakaladığı fırsatları gol yapabilseydi ilk yarıda farkı açabilirdi. ilk 30 dakika oyunun hakimi Galatasaray’dı. 30’dan sonra Karabük’ün gol fırsatlarını değerlendirecek oyuncusu Traore olmayınca ilk yarıda gol bulamadı Karabük.
İkinci yarıya hızlı ve daha iyi başlayan Karabük, 56’da duran toptan (korner) Emre Güngör’le golü buldu. Her iki takımın da gollerini, iki defans oyuncusunun atması dikkat çekiciydi.
Prandelli bu. Yine hata yapmadan durur mu? Sneijder’i niye çıkarıyosun? Orta alan oyuncularından birini değiştirmelisin diye düşünüyordum ki, Dzemali’nin ortasını Umut gole çevirerek Prandelli’yi haklı çıkardı.
Maçın hakemi Barış Şimşek skora etki edecek bir hata yapmadı, bana göre iyi maç yönetti.
Galatasaraylı oyuncular bu maçı kazanarak Prandelli’nin ülkesine erken gitmesini geciktirdiler. Aynı zamanda bu galibiyet kazanabiliyoruz duygusunu tekrar oyunculara aşıladı.