Çünkü, girmiş olsa idim, muhtemelen çok fena çuvallayacaktım.
Niye ve nasıl çuvallayacağımı anlatmaya çalışayım.
Şayet bugünlerde siyasetçi olsa idim, hangi partiden olacağım hiç önemli değil, bütün siyasi, parlamenter enerjimi yeni bir anayasanın yapılması için harcardım doğrusu.
Çuvallama süreci işte tam da burada başlardı.
TESEV yine önemli bir işin altına imza attı ve yeni anayasa yapım sürecinde yurttaşların yeni anayasanın temel konuları hakkında görüşlerini aldı; araştırma TESEV şapkası altında KONDA araştırma şirketi tarafından yapılmış, işin içinde Sayın Tarhan Erdem’in imzası var, yani araştırma sonuçlarının güvenilirliği konusunda endişeye pek mahal yok.
Siyasete girse idim neden çuvallayacağımın kanıtlarına tek tek bakalım isterseniz:
1- TESEV/KONDA araştırmasının sonuçlarına göre yüzyüze görüşülen yurttaşların yüzde 82.3’ü yeni bir anayasada Atatürk ilke ve inkılaplarına, Atatürk milliyetçiliği kavramına yer verilmesinin doğru olacağını ifade ediyorlar.
Aslında sadece bu sonuç bile benim ve benim gibi düşünenlerin neden siyasete giremeyeceklerinin en bariz göstergesi zira bendeniz insan hakları ideolojisi dışında, bu da bir ideoloji midir tartışılır, hiçbir ideolojiye gönderme yapılmaması gerektiğini, iyi bir anayasada özel bir ismin, Atatürk bile olsa, geçmemesini senelerdir anayasaların olmaz ise olmazı olarak savunuyorum; milletimiz anlaşılan pek öyle düşünmüyor.
2- Araştırmada ortaya çıkan bir sonuç da yurttaşların yüzde 73’ünün temel eğitim dilinin türkçe olması gerektiği yönünde; oysa yine bendeniz epey bir süredir, kendimi biraz da kürtlerin yerine koyma gayretimin, empati yapmak istememin bir sonucu olarak, anadilde eğitim ve öğretimin temel bir hak olduğunu düşünüyorum; milletimizin büyük bir çoğunluğu ile yine anlaşılan aynı istikamette düşünmüyoruz.
3- Görüşülen yurttaşların yarısından fazlası laikliğin bir anayasal ilke olarak kalmasından yana; oysa bendeniz, evrensel (batı) standartlarda tanımlanmış hukuk devleti ve demokrasi ilkelerinin yeterli olacağını, ilaveten laiklik vurgusunun gereksiz, siyaseten sıkıntılı bir tekrar olacağını düşünüyorum. Görüleceği gibi bu alanda da, laiklik meselesinin anayasaya girmesi konusunda da milletimizle aynı istikamette düşünemiyorum.
4- Araştırmada sonuçlarından vatandaşların yüzde 84’ünün Diyanet İşleri Başkanlığı müessesesinin anayasal statüsünün korunması gerektiği düşündüğü anlaşılıyor; bendeniz laiklik ilkesinin anayasada olmasında asla ısrarlı değilim ama laiklik ilkesini ciddiye alan biriyim ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın anayasal statüsü ile laiklik ilkesinin bağdaşmadığı ortada ancak vatandaşlarımız bu konuda da bendenizden çok farklı bir çizgide anlaşılan.
5- Bendeniz devlet okullarında yani vergi mükelleflerinin finanse ettiği öğretim müesseselerinde din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin zorunlu ders olmasına karşıyım ama araştırma sonuçları benim gibi düşünenlerin yüzde dört dolayında olduğunu gösteriyor; siyaset yapmamamın ne kadar isabetli olduğunu bu sonuç da çok iyi gösteriyor.
6- Araştırma sonuçları toplumumuzun yüzde 56’sının, yurttaşlık sıfatı olarak türk kavramının anayasada korunmasından yana olduğunu ortaya koyuyor; oysa bendeniz, benim gibi düşünenler senelerdir anayasal vatandaşlık kavramında ısrarlıyız, vatandaşlığın herhangi bir sıfatla, üstelik çoğunluk etnisitenin etnisite sıfatı ile tanımlanmasına karşıyız ama çoğunluk bu alanda da bendenizden çok farklı bir pozisyon alıyor.
Görüldüğü gibi aktif siyasete girmemişlik, zaten davet de yok, isabetli bir durum.
Vatandaşın mevcut askerlik statüsünün sürmesinden de (yüzde 70), yargıçların devlet çıkarı-birey uyuşmazlığında devleti öne çıkarmasından da pek şikayeti yok; bendeniz TESEV ve KONDA’nın yalancısıyım.
Bu durumda bizlere gazetelerden, ekranlardan çoğunluğun şimdilik pek benimsemediği görüşleri bıkmadan usanmadan yansıtmak kalıyor.
CHP misali, müzmin muhalif olmak, her seçimde çuvallamak için de siyasete girilmez değil mi?
twitter.com/KarakasEser