Bu hafta, mutlu evlilik çalışmamın sonuçlarına göre, iyi evliliklerin üçüncü özelliği olan “iyi evliliklerde eşler yıkıcı kavga etmiyorlar!” meselesini açacağım.
Eşler arasında bazı konularda uyuşmazlık olması ve sorun yaşanması nerdeyse kaçınılmaz. İyi evliliklerde de eşler arasında uyuşmazlıklar var. Hatta uyuşmazlık olmasını iyi bir şey olarak bile kabul edebiliriz. Çünkü bu durum eşlerin kendilerini ifade ettiklerini, sorunları dile getirdiklerini, sahici ve adil bir ilişki aradıklarını gösterir. Eğer eşler sorun yaşayıp da bunu ifade etmezlerse, sorunu iç dünyalarında büyütürlerse, eşten uzaklaşıp ona yabancılaşabilirler.
Evliliği iyi olanlar uyuşamadıkları konuları ele almakta evliliği kötü olanlardan farklılar. Evliliği kötü olanlar şiddetli, yıkıcı ve sık kavga ederlerken, evliliği iyi olanlar yıkıcı olmayan ve ardından hızlı toparlandıkları tartışmalar yaşıyorlar.
Araştırmamızda çalışmaya katılan mutlu çiftler birbirinden habersiz ama sanki sözbirliği etmişçesine, kavga etmediklerini ama zaman zaman tartıştıklarını ifade ettiler.
“Eşinizle kavga eder misiniz?” sorusuna verilen cevaplar şöyle: 21 yıllık evli, ortaokul mezunu, ahşap geri dönüşüm işi yapan erkek şöyle diyor: “Kavga olmadı ama tartışmalar oldu. Bunlar ufak tefek şeyler. Evliliğin tadı tuzudur bunlar. Yemekte tuz olmazsa olur mu? Tartıştıktan bir iki saat sonra hiçbir şey olamamış gibi davranıyoruz. Aslında bu tartışmalar bizi birbirimize bağlıyor. Biz yan yana gelip gördüğümüzde ‘seni daha çok seviyorum’ deriz.
10 yıldır evli mimar erkek şöyle diyor: “Nadir kavga ederiz. Biz de kavga olmuyor da, tartışma oluyor. Mesela ben işten gelince saçma şeyler söylediğimde, sonradan düşündüğümde aslında bunu söylememem gerektiğini anlıyorum, eşim bu zamanlarda sesini çıkarmıyor. Bence çok iyi bir özellik. Çünkü o da benimle tartışmaya girse daha çok tartışmayı alevlendirecek. Ama ben bir süre sonra o tartışma halim bittikten sonra yanlış yaptığımı anlayabiliyorum”.
Yukarıdaki mimarın eşi üniversite mezunu kadın kendi bakış açısıyla şöyle diyor: Çok kavga eden bir çift değiliz. Ben laf söylerim, o da bana söyler. Her ikimiz de başlatabiliyoruz. Mümkün olduğunca her ikimiz de kavga etmemeye çalışıyoruz.
Tolere edemeyeceğim duruma gelince ya da çok sinirlendiğimde söylüyorum. Yani sınırım taşıncaya kadar sabrediyorum. Ama ben de ani sinirlenen insanım. Babamın bütün kötü huyları bana geçmiş:
bencilliğim, ani sinirlenmem, rahatıma düşkünlüğüm..”
46 yıllık evli, Balıkesir Gönenli hanımın “eşinizle kavga eder misiniz” sorusuna verdiği cevap ise geleneğin efsanesi gibi: “Hiç büyük kavgalarımız olmadı. Şimdi evde tadilat var, “şunları yaptıralım, bunları yaptıralım” diyorum bazen “ne gerek var” diyor. Ama sonunda yapıyor o da. Yoksa saygıda hiç kusur etmeyiz. 46 senelik evliyim, ben hala kocamın pabucunu terliğini çeviririm, kapıda ceketini tutarım öyle yolcu ederim. Yani bizim geleneğimiz öyle. Öyle yetişmişiz. Şimdi bile sabah namazını kılarken ben iki rekât sünnetini kıldıysam farzını kılmadan önce kalktıysa hemen onun ceketini tutarım. Beni yine mahcup ediyorsun der. Orada giyer şuradan bakarım (pencereyi işaret ediyor) hani namaza gidecek. Allaha ısmarladık diyecek aşağıda, ben güle güle derim. Ondan sonra iki rekât farzımı kılarım”.