Adını hazırlık maçı diyoruz ama milli takım maçı olduğu zaman hazırlık maçları bir kenara galibiyet bekliyoruz.
Oyuna Milli Takımımız iyi başladı. Hasan Ali’nin ortasını Cengiz Ünder güzel bir voleyle ağlara yollayarak bizleri sevindirdi. Esas sevincim; takımımızın önde ve dikine oynama isteği, çok adamla hücum girişimleriydi. Daha önceki maçlarda yaptığımız geri paslardan vazgeçmemiz, enlemesine ve yatay futbolu terk etmemiz güzeldi. İleriye dönük futbol anlayışımız bizlere ümit verdi. Hakan Çalhanoğlu’nun serbest vuruşunda Okay’ın kafa golüyle farkı ikiye çıkardık.
Sonra ne oldu da birden roller değişti? Karadağ takımı oyuna ağırlığını koyarak oyun üstünlüğünü ele geçirdi. Pas üstünlüğüyle hücum ağırlıklı futbol sergilemeye başladı. Bizim Milli Takımımız ise kendi yarı alanında adeta pranga vurarak skoru korumaya gitti. Oyun başındaki baskılı futbolumuzdan hiç eser yoktu. Bu futbol anlayışımızla kısa metrajda attığımız iki golle sevinirken, daha sonraki oyun bizleri üzdü. Anlaşılan şu ki; Milli Takımımız’ın baskısı sadece yarım saatlikti.
Durum böyle olunca Karadağ’ın bir akınında İvanic ilk yarının son dakikasında kafa golüyle durumu 2-1 yaptı. İkinci yarıda da gördük ki Karadağ’ın istekli ve arzulu futbolu devam ediyor. Yine sağlı sollu ataklarla takımımızı bunaltmaya başladıkları bir dönemde Mugosa’yla ikinci golü bulup skoru da eşitlediler.
Karadağ’ın attığı bu goller adeta ‘geliyorum’ diyordu. Çünkü Milli Takımımız’ın gardı düşük görünmeye başlamıştı. Cılız hücumlarla Karadağ’a karşı oyun üstünlüğümüzü kuramazken, bir hazırlık maçını da berabere bitirdik.