Afrin’de yürüttüğümüz kritik operasyon haklı olarak gündemi domine ediyor ancak konuşulması gereken başka konular da var. AK Parti ve MHP’nin bir araya gelerek oluşturduğu Milli Mutabakat Komisyonu uzun bir çalışmanın ardından 26 maddelik kanun teklifini TBMM’ye sundu. Bu kanun teklifi önemli, çünkü Türk siyasetinin geleceğini şekillendirecek kilometre taşlarından biri olma özelliği taşıyor. Ama ona daha sonra geleceğim.
Önce kanun teklifinde yer alan maddelerin öngördüğü sandık ve seçim güvenliğine ilişkin yeni düzenlemeleri vurgulamalıyım. 26 madde arasında daha önce de gündeme gelen ancak kanunlaşmayan bazı yeni düzenlemeler var. Bu düzenlemelerin önemli bir kısmı seçim güvenliğinin sağlanması ile ilgili.
• Örneğin teklifin kanunlaşmasıyla taşıma oy sistemi devreye girecek. Bu, seçmenleri terör örgütlerinin baskısından korumak için daha önce düşünülmüştü ancak hayata geçirilememişti. Özellikle 7 Haziran seçimlerini hatırlayın. Türkiye’nin bazı bölgelerinde vatandaşların silahların gölgesinde oy kullanmaya gittiği ortaya çıkmıştı. Şimdi bu düzenlemeyle seçmenin özgür iradesini sandığa yansıtması hedefleniyor.
• Bunun yanı sıra sandık ve seçim bölgelerinin birleştirilmesi ve sandık kurul başkanlarının kamu görevlileri arasından seçilmesi gibi bir adımlar da atılıyor.
• Kolluğun sandık bölgesindeki bir vakaya müdahalesi için sandık kurulu başkanından davet beklemesi gibi bir zorunluluk da kaldırılıyor. Artık vatandaşların ihbarı da kolluğun sandık kurulu başkanının talimatları çerçevesinde harekete geçmesi için yeterli olacak.
• Bu arada düzenlemede en dikkat çeken maddelerden birisinin engelliler ve yatalak hastalarla ilgili olduğunu vurgulayalım. Sandık başına gitmeye imkanı olmayan sözkonusu vatandaşlar için seyyar sandık uygulaması başlatılıyor.
Bu düzenlemelerin hepsi sandık güvenliğinin sağlanması ve oy kullanımının kolaylaştırılması için atılan adımlar. Ancak kanun teklifinin asıl amacı siyasi partiler için ittifakı mümkün kılmak.
26 maddelik düzenleme ile Türk siyasetini derinden etkileyecek iki sonucun ortaya çıkacağını öngörmemiz gerekiyor. Birincisi bu yeni düzenleme Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni iki rakipli bir kulvara sokacak.
2019’u düşünün… AK Parti ve MHP’nin Cumhur İttifakı adı altında seçimlere gireceği netlik kazandı. İki parti bu ittifakın yeni bir sinerji ortaya çıkaracağını düşünüyor. Son araştırmalara göre bu ittifaka oy vereceğini söyleyen seçmenlerin oranı yüzde 53. Oy verebileceğini açıklayan, ittifaka sıcak bakan seçmenler de hesaba katılırsa Cumhur İttifakı’nın yüzde 61’lik bir oy potansiyeli taşıdığı anlaşılıyor.
Cumhur İttifakı’nın sahip olduğu bu yüksek potansiyel, diğer siyasi partileri de şüphesiz yeni arayışlara itecek. CHP ve HDP’nin ayakta durabilmesi hatta HDP’nin mevcut konjonktürde yüzde 10 barajını aşabilmesi için birlikteliğe ihtiyaç duyduğu açık. CHP-HDP ittifakının sinerji mi yaratacağı yoksa iki partiye de zarar mı vereceği ise ayrı bir tartışma konusu. Ancak AK Parti ve MHP’nin kurmakta olduğu Cumhur İttifakı’nın diğer irili ufaklı partileri de ittifaka zorlaması, yeni kümelenmelere yol açması yüksek olasılık. Bu Cumhurbaşkanlığı sisteminin iki rakipli bir modele oturması sonucu doğuracak.
26 maddelik düzenlemenin ikinci sonucu ise seçim barajının -ittifak yapan partiler için- fiili olarak işlevsiz hale gelmesi. Şöyle açıklayayım: Düzenlemeyle birlikte seçim barajı kaldırılmıyor ancak ittifak yaparak seçime giren siyasi partiler için baraj, ittifakın aldığı oy oranına göre belirleniyor. Bu ne demek? Bir siyasi partinin oy oranı yüzde 5 olsa bile ittifakın oy oranı toplamı yüzde 10’u geçiyorsa o partinin Meclis’e girebilmesi demek. Düzenleme bu yönüyle seçim barajının fiili olarak kalkması için baraj altı partilere olanak sağlıyor.
Ancak bir şartla… Sözkonusu partiler bir ittifak içinde yer alırsa. Yani bu model TBMM’de sandalye sahibi olmak isteyen siyasi partileri aynı zamanda ittifaka da zorluyor. Bunun yukarıda bahsettiğimiz iki rakipli modelle doğrudan ilgisi var. Üstelik bu modelin demokrasiyi yakından ilgilendiren bir sonucu da olacak: Yakın ya da uzak gelecekte daha önce barajı aşamayan küçük siyasi partiler de kurulacak ittifaklarla TBMM’de yer bulabilecek. Yani meclis Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi modelinde daha kozmopolit ve daha renkli olacak.