Arda Turan ile ne denli övünsek az. Bizim ülkenin topraklarında yetişti...
Ama onu bizim ülke yetiştirmedi!
Arda’yı Arda yetiştirdi.
Ülke öyle kalite üretiyor olsa idi, şimdi kulüplerimizin çoğunda kıyamet gibi yabancı olmazdı.
Yabancıya karşı değilim.
Yıllaar önce, “Yabancı sayısında sınır olmamalı, o sınır yöneticimizin kendi bilincinde konulmalı; gerçek ihtiyaca göre, ister bir ister on olsun” diyen belki ilkim.
Bunun için, sınırın, birkaç yıl içinde bir sekiz, bir beş, sonra 14 yapılmasına ve hemen hepsinden sonra “bu artık değişmeyecek” söylem mertliği taslanmasına çıldırıyorum!
Futbolumuzu yönetenlerin neyi ne denli ‘bilerek ve inanarak’ yaptıklarının belgesidir bu hızlı değişimler...
Şimdi de ‘Arda’yı yetiştirdik’ diye şişinip duruyoruz ulusça. Hadi canım...
Eğer bizim yetiştirme bilincimiz, kültürümüz, yeterliğimiz, yatırımlarımız olsa idi, son 10-15 yılda birkaç Arda, ona yakın yıldızlar yetiştirir ve bir dolu Enes, Batuhan, Atınç pazarlardık!
Gençlerin adını anmışken...
Bu yıl Enes Ünal (10.05.1997), Batuhan Altıntaş (14.03.1996), Atınç Nukan (20.07.1993) gittiler Avrupa’ya... Arda 24 yaşında, ‘olmuş’ oyuncu olarak alınmıştı oyuncu pazarımızdan. 4 yıl Atletico’da başarılara ortak oldu, daha yukarı tırmandı. Barselona şu anda dünya futbolunun doruğu ise 28 yaşında transferde doruk yaptı! Enes (M.City), Batuhan (Hamburg), Atınç (RB Leipzig) gittikleri takım, kazandırdıkları para ile kendi çizgilerinde gene doruğa çıktılar!
‘Onların geleceklerine’ umut yatırdı İngilizler, Almanlar.
Büyük paralar vererek dışarıdan getirdiğimiz oyuncuların çoğunluğuna bakın.
Biz onların ‘geçmişte yaptıklarına’ bakarak, büyük isimlerini pazarlamayı umarak; biraz bu günlerini ve bilinmeyen yarınlarını, ‘uzun vadeli’ kullanmayı düşleyerek yatırım yapıyoruz. 3-4 yıllık sözleşmeler imzalanmakta!
Düşünen çıkacaktır ki bu da bir ihtiyaç! Kocamışların da iş yaptığı oldu!
Ama pek azı!
Düşünen çıkacaktır ki biz dünyanın tanıdığı gençleri çok büyük paralara alamayız!
Bu da doğrudur.
Ama unutmayalım, Messi, Messi olmadan önce bulundu!
Onlar buluyorlar. Çünkü o tarafa bakıyorlar... Nihat Kahveci, Emre Belezoğlu, Hakan Şükür, Alpay Özalan... 30’undan sonra mı gitti Avrupa’ya?
Biz isimsiz yıldız adayını aramıyor, kocamış yıldız kovalıyoruz.
Artık gözden çıkarılmışları, kimselerin vermeyeceği paraları vererek alıyoruz. Beceriksizliğimizi, beceri üstünlüğü gibi görüp-gösterip şişiniyoruz.
İtirazım buna.