İtalya’da Mart seçimini 2 parti kazandı. İnternet hareketi olarak başlayan ve Euro’nun yoksullaştırdığı kitlelerin tepki Partisi 5 Yıldız ile ‘Venedik ve diğer zengin Kuzey eyaletleri ayrılırsa daha da zengin oluruz’ diyen Lega. Birlikte %50 oy aldılar.
İki parti koalisyon için anlaştılar ve geçen pazar İtalya Cumhurbaşkanı Mattarella’ya hükümet listesi sundular. Mattarella, Maliye Bakanını beğenmemişti. Maliye Bakan adayı Savona, Euro’ya şiddetle karşı olan bir akademisyendi.
Cumhurbaşkanı ‘Savona’dan başka isim bulun, onaylayım’ dediğini öne sürüyor. 5 Yıldız ve Lega ise farklı şey anlatıyorlar. Ancak pazartesi günü Cumhurbaşkanı, eski IMF memuru Cottarelli’ye Başbakanlık yetkisi verip ‘teknokrat hükümeti’ kurulmasını isteyerek İtalyan siyasetinin üzerini çizdi.
Yüksek AB demokrasisinde, iktidarı seçilmiş partilere vermeyip, Merkel-Avrupa Merkez Bankası emirlerini uygulayacak atanmış bir ‘teknokrat hükümeti’ kurulmasına çalışmak, siyasete yönelik bir darbe idi.
Seçilmiş siyasetin yasa ve kurallara uygun görünen manevralarla dışlanmasına yönelik darbeyi biz 28 Şubat’ta gördük. İtalya da kendi 28 Şubatını yaşadı.
Neyse ki, IMF hükümetinin işlemeyeceğini sonradan fark ettiler. Böyle zorlama hükümetin uzun ömürlü olmayacağı, İtalya’da sokağın karışacağı, halkın radikalleşeceği, sonra ilk seçimde 5 Yıldız ile Lega’nın %60’ın üzerinde ve daha sert bir gündemle iktidar olacakları anlaşıldı.
Pazar günü engellenen 5 Yıldız-Lega Koalisyonu Cuma günü kuruldu. İstenmeyen Savano, AB Bakanı oldu. Maliye Bakanlığı’na da Almanya karşıtı olan Profesör Tria getirildi. Prof. Tria, İtalya’nın değil, Almanya’nın Euro’dan çıkması gerektiğini savunuyor.
Dünya Hali yayınlarında ‘Bir ülkenin Euro’dan anlaşmayla, törenle çıkamayacağını, krizin yaratacağı fiili bir çöküşle çıkacağını’ anlatmaktaydık. Prof. Tria meğer bu görüşün bilimsel makalesini yazmış: ‘Çıkış olmaz, çöküş olur’.
Yeni İtalyan hükümeti, Merkel ve AB’ye hayırlı olsun. İtalya’da çöken darbe, bundan sonra başka çalkantıların tetikleyicisi olacak. Yeni İtalyan hükümeti, Merkel ve Brüksel ile siper savaşına girecek.
İtalya belki son darbe örneği... Ancak Merkel öncülüğündeki AB-Euro diktası 2011 sonbaharında iki başarılı darbe daha yaptı. Kasım’da Yunanistan’da Başbakan Papandreu, Aralık’ta İtalya’da Başbakan Berlusconi, AB darbeleri sonucu devrildi.
İki Başbakanın istifası da piyasalar, Avrupa Merkez Bankası ve IMF mekanizmaları kullanılarak ayrıca içerideki işbirlikçiler ayarlanarak sağlandı. İki istifadan önce, iki ülkenin piyasaları bono faizleri yükseltilerek karıştırıldı. Faiz baskısı, temerrüt-iflas riski yaratınca da Başbakanların kelleleri alındı.
Bakın Yunanistan’da nasıl darbe yaptılar
2010 kışında Yunanistan’da Başbakan Papandreu idi. O zaman, Yunanistan’ın sahte rakamlarla bütçe açığını AB’den gizlediği ortaya çıkmış, Yunanistan’ın sanılandan çok daha fazla batık olduğu anlaşılmıştı.
2011 yazına dek, Yunanistan’ın bankalara borcunun nasıl yapılandırılacağı tartışıldı. Merkel liderliğindeki dikta, ABD Hazine Bakanı Geithner’ın deyişiyle ‘Yunanistan’ın boğazına ayakla bastırıyordu’.
Ekim’de Başbakan Papandreu’ya: ‘Yunan ekonomisinin anahtarını AB-Avrupa Merkez Bankası ve IMF Troykasına teslim et’ dendi.
Papandreu önce kabul etti, sonra ‘referandum yapmalıyım’ dedi. Piyasalar karıştı, Troyka öfkelendi. Papandreu 2 Kasım’daki Cannes G-20 zirvesine çağrıldı ve Merkel’in karşısına oturtuldu.
Merkel referandum işine sinirlenmişti, Papandreau’ya sordu: Euro’da kalmak istiyor musun, istemiyor musun?’ Yunan Başbakanı kıpkırmızı kesildi. Yeterince sopalandıktan sonra Atina’ya döndü. İpi çekilmişti.
O arada yerli işbirlikçiler sinyali almıştı, Papandreu’nun partisi içinde ayarlama yapılmıştı. Merkel fırçasından bir hafta sonra Papandreu kendi partisinden kayan oylarla Meclis oylamasında devrildi ve istifa etti. Avrupa Merkez Bankası eski başkan yardımcısı Papademos, Merkel’in yeddi emini olarak Başbakan yapıldı: Yunanistan’da Troyka güdümlü teknokrat hükümeti kuruldu.
Berlusconi nasıl devrildi?
Silvio Berlusconi piyasa baskısı altındadır. Bu arada Maliye Bakanı Tremonti, Başbakanına ihanet eder, ‘Silvio, koltuğunda kalırsan piyasalarda kıyamet kopacak. Doğru ya da yanlış, AB için ve piyasalar için sorun sensin...’ der. Berlusconi’nin özel hayatı ve yaramazlıkları işte bu sırada manşet olur. Berlusconi’nin gitmesi için her şey yapılmaktadır.
20 Ekim’de Merkel İtalya Cumhurbaşkanına telefon etmişti. 13 Kasım’da Berlusconi istifa etti. Çünkü o arada Berlusconi hükümeti meclis çoğunluğunu yitirmişti.
Berlusconi’nin yerine, piyasaların muteber adamı Mario Monti geldi. Goldman Sachs bağlantılıydı, Trilateral Komisyon’un Avrupa Başkanıydı.
Monti ‘teknokrat’ hükümeti kurdu. Bu terim kirlendiği için ‘Ulusal Birlik Hükümeti’ diyorlar. 2 yıl dayandı. Yerini bir başka Trilateral Komisyon üyesi Enrico Letta’ya bıraktı. Letta 1 yıl dayandı. Yerini yine piyasa adamı Matteo Renzi’ye bıraktı. Renzi 2016’ya dek dayandı.
Yani, Berlusconi’nin devrildiği 2011 sonundan şu ana dek 7 yıldır İtalya’yı Merkel-Euro diktasınca atanmış hükümetler yönetiyordu.
Berlusconi istifasından aylar sonra ‘Bana Deutsche Bank ve Euro yönetimi darbe yaptı’diyecekti.
'Elimize kan bulaştırmak istemiyoruz'
Yine 2011 Yazında Troyka Yunanistan ile uğraşırken, Yunan ateşinin diğer yerlere sıçrama riski vardı. Zincirdeki diğer zayıf halka İtalya idi. Başbakan Berlusconi’ye liste verdiler: Vergiler yükseltilecek, kamu harcaması kısılacak, ücret zammı yapılmayacak. İtalyan Maliye Bakanı sonradan ‘O hafta iki tehdit mektubu almıştık. Biri bir terörist gruptan, diğeri de Avrupa Merkez Bankasından gelmişti’ diyecekti.
Berlusconi masada kabul etti, eve gidince vaz geçti. Merkel-Sarkozy ve diğerlerine karşı kendisini üstün görüyordu. İtalya, İtalya idi, Yunanistan gibi 3. sınıf bir ülke değildi.
Merkel diktası ise farklı görüşteydi. Eylül başında Berlusconi’nin çizgiden çıktığı fark edilince yine piyasa saldırısı başladı. İtalyan bono ve hisse senetleri satılıyor, faizler yükseliyordu.
Bu arada Berlusconi’yi indirmek için Avrupa diktası ABD’ye yanaştı. Bu kısmı ABD Hazine Bakanı Geithner anılarında yazdı: Berlusconi’yi Başbakanlıktan indirmek için bize başvurdular. Berlusconi istifa edene dek IMF’nin İtalya’ya destek vermemesini istiyorlardı. (Çünkü IMF doğrudan ABD demektir-SA) Bu sürpriz davete şaşırmıştık. Başkan Obama’ya söyledik. Öneri Avrupa’da daha etkin bir liderlik kurulması için faydalı olabilirdi. Ancak böyle bir plana katılamazdık. Muhataplarıma -Elimize kan bulaştırmak istemiyoruz’ dedim.
Korkunç bir darbe planı: İtalyan hükümetini devirmek için IMF üzerinden bono faizini kullanıp, hükümet devirmek. Bunu yapan da Avrupa’nın liderleri!
ABD’den onay gelmeyince, iş Merkel’e düştü. 20 Ekim’de İtalya’nın 86 yaşındaki Cumhurbaşkanı Napolitano’ya telefon etti, ‘İtalya ekonomisinin daha güçlü olmasını istiyoruz, ancak Berlusconi yeterince reform yapamıyor. Berlusconi’nin yeterince güçlü olmadığını düşünüyoruz’dedi.
Dikkat: Merkel -Berlusconi’yi devirmek için bize yardım et-demiyor. Sadece, ima yoluyla istekte bulunuyor. Merkel ayrıca ‘Güçlü reformlar için yetkiniz dahilinde yapacaklarınız için şimdiden müteşekkirim’diyor.
Yetki dahili ne? İtalya’da Cumhurbaşkanı, Başbakan atamaya yetkili, Merkel de bunu ima ediyor.
Ateşi alan Napolitano, gizliden Berlusconi dışındaki siyasi liderlerle ‘Avrupa’yı ve piyasaları memnun edecek yeni bir hükümet ihtimalini’konuşmaya başlıyor. Berlusconi’nin haberi yok.