Şehitlerimiz var.
Gazilerimiz var.
Yaralılarımız ölülerden beter halde.
Yüreğimiz kan ağlıyor.
Şehit ailelerimiz büyük bir gururla acılarını bal eylemişler şehadet mertebesi dolayısıyla.
Hiç kimsenin bir şikayeti bile yok.
“Tekrarı halinde gene çıkar gerekirse ölürüz!” diyorlar.
“Reis’e canımız feda olsun!” diyorlar.
“Allah için, ülkem için, vatanım için bin canımız olsa feda olsun!” diyorlar.
Bu görüntüleri ve sözleri ekrandan izleyen milletin adamı Recep Tayyip Erdoğan erkekçe ağlıyor.
Tam da kendi yiğitliğine yakışır bir biçimde.
Ama birilerinin hiç umurunda değil.
Hiç kimse kusura bakmasın, o şehitlerimizin, o gazilerimizin, o yaralılarımızın acısı yüreğimizde taptaze dururken birilerinin kalkıp Reis’e duyulan sonsuz krediyi kendi şahsı için kullanmasına göz yumamayız.
Evet, isyan ediyorum.
Şehit ve gazi ailelerimiz bırakınız herhangi bir şikayette veya sitemde bulunmayı, müthiş bir imanla tekrar ölmeye hazır olduklarını söylerken Erhan Çelik’in Cumhurbaşkanı’mız üzerinden kendisini başka bir yere oturtmaya çalışmasından son derece rahatsızlık duydum.
Soru biçiminden rahatsızlık duydum.
Böylesi bir zamanda meseleyi kişiselleştirip Cumhurbaşkanı’nı yanındaymış gibi göstermeye kalkışmasından rahatsızlık duydum.
Soru sorarkenki niyeti acayip rahatsız etti beni.
Eminim ki 15 Temmuz gecesi imanı için, ülkesi ve vatanı için Reis’lerinin bir sözüyle kefenlerini giyerek meydanlara inen milletimizin yiğit evlatlarını da rahatsız etmiştir.
Erhan Çelik’in, “Ey bana karşı çıkanlar, hakkımda atıp tutanlar, işte görüyorsunuz Cumhurbaşkanı benim yanımda, beni tutuyor!” dedirtmeye çalışması Reis’leri için gerektiğinde canını feda etmeye hazır olan milyonları eminim ki ziyadesiyle rahatsız etmiştir.
Hiç kimsenin hele hele böyle bir süreçte kendi kişisel meselelerini Reis üzerinden çözmeye veya Reis üzerinden kendine başka bir iktidar veya itibar alanı açmaya hakkı yok.
Her birimiz hakkında her şey söyleniyor.
Hem şahsımızla hem ailemizle ilgili neler deniyor neler.
Ama 15 Temmuz darbesinin sonuçlarıyla konuşulduğu ve henüz yüreğimizin lime lime olduğu bir zamanda Erhan Çelik’in kalkıp bu tarz bir soru sorması asla affedilemez.
Kendi adıma affetmiyorum.
Üslup itibariyle de, mahiyet itibariyle de son derece yakışıksızdı.
O yüzden isyan ediyorum.
Karşında milyonların uğrunda ölmeye göze aldığı bir yiğit adam var.
Milletinin kendisini nasıl sevdiğini bildiğimiz bir yiğit adam...
Millet sevgisini canını ortaya koyarak gösterdi.
O milletin evlatları bir biçimde Erhan Çelik’i sevmiyor olabilir.
Erhan Çelik’i şu veya bu nedenle uygun bir isim olarak görmediği için eleştirebilir de...
Kendi medyamızda da köşe yazarlarımız pekâlâ kendisine yönelik eleştiriler getirebilir.
Sosyal medyada kendisine ve ailesine yapılan iftiralar nedir bilmiyorum.
Varsa böyle bir şey sonuna kadar karşı çıkarız.
Ama kimse kusura bakmasın, hepimiz hakkında ve hepimizin ailesi hakkında pek çok iftiralar yapılıyor sosyal medyada.
Her birimize yönelik hakaretlerin de, iftiraların da bini bir para.
Ama hiçbirimiz Cumhurbaşkanı’mız üzerinden böylesi bir zamanda, sadece acılarımızın değil başkaca duyarlılıklarımızın da had safhada olduğu bir süreçte kendi kişisel meselelerimizi memleket meselesiymiş gibi göstermeye, en fenası da bizi eleştirenlere Cumhurbaşkanı üzerinden aba altından sopa göstermeye kalkışmıyoruz.
Kendi adıma bu üsluba da, bu davranışa da isyan ediyorum.
Hiç kimsenin Cumhurbaşkanı’mızın millet nezdindeki yüksek itibarını sarsmaya da, sömürmeye de hakkı yoktur.
Cumhurbaşkanı’mızın yaptığı her şeyin arkasında aslanlar gibi dururuz ama birilerinin Cumhurbaşkanı’mız üzerinden kendisini eleştirenlere veya kendisini uygun görmeyenlere “kesin sesinizi, yoksa!” mesajı vermesine de seyirci kalamayız.
İsyanım bunadır benim!