İklim krizinde devletlerin birbirini zorlaması, zirveler yapması ve antlaşmalar ile meseleyi düzenlemesi kıymetli ama yetersiz, bunu hepimiz biliyoruz. Geçtiğimiz günlerde çok farklı bir durum yaşandı ve ilk kez uluslararası anlamda yargısal bir karar çıktı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yetersiz politikaların kendilerini sıcak hava dalgaları nedeniyle ölüm riskine soktuğunu iddia eden "bir grup İsveçli kadının" lehine karar verdi. Bu bir dönüm noktası olabilir.
Bilindiği üzere AİHM, Avrupa Konseyi'nin bir organı ve Konsey'e İngiltere'den Azerbaycan'a kadar 47 üye devlet var. İçtihat, aleyhine karar verilen İsviçre'yi bağlıyor. Sadece bununla kalmıyor durum diğer 46 ülke için de olası bir davada emsal teşkil edecek nitelikte.
AİHM'in önünde üç dava vardı
İklim konusunda çalışan hukukçuların ve aktivistlerin takip ettiği AİHM nezdinde üç temel başvuru vardı. Bir belediye başkanının Fransa'ya karşı açtığı dava, bir grup genç Portekizlinin 32 Avrupa ülkesine karşı yönelttiği ve nihayet İsviçre aleyhine görülen ve mahkemece ihlal kararı verilen dava.
Carême v. Fransa davasında, Grande-Synthe belediyesinin eski sakini ve belediye başkanının, Fransa'nın küresel ısınmayı önlemek için yetersiz adımlar attığını ve bu başarısızlığın yaşam hakkı ile özel ve aile hayatına saygı hakkının ihlaline yol açtığını ileri sürdüğü başvurusu, ilgilinin "mağdur" vasfı taşımadığı için kabul edilemez bulundu.
Agostinho v. Portekiz davasında ise iklimin ciddi etkilerinin olduğu bunun insanların refahlarını bozduğu ve birçok sağlık sorunu doğurduğundan bahisle başvuru yapılmıştı. Mahkeme bu başvuruyu da reddetti. Sebebi yine usul şartlarının yerine getirilmemesi oldu. Mahkeme iç hukuk yollarının tüketilmediğine vurgu yaptı.
İsviçre kararı
Küresel ısınmanın kendi yaşam koşulları ve sağlıkları üzerindeki sonuçlarından endişe duyan dört kadın ve iklim konusunda çalışan dernek tarafından açılan Verein KlimaSeniorinnen Schweiz&Diğerleri v. İsviçre davasında, başvurucular İsviçre makamlarının iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için yeterli önlem almadığını belirtmiştir.
KlimaSeniorinnen Derneği başvurusunda "yaşlı kadınların, fosil yakıtlar nedeniyle daha yaygın hale gelen sıcak hava dalgalarında ölme olasılığının daha yüksek olduğundan, İsviçre'nin, Paris Anlaşması'nın sanayi öncesi dönemin 1,5°C üzerindeki hedefiyle gezegenin ısınmasını durdurmak için üzerine düşeni yapması gerektiğini" belirtmiştir.
Mahkeme, Sözleşme'nin, iklim değişikliğinin sağlık, refah ve yaşam kalitesi üzerindeki ciddi olumsuz etkilerine karşı Devlet yetkilileri tarafından etkili bir şekilde korunma geliştirilmesi gerektiğini kapsadığını kabul etmiştir. Mahkeme, İsviçre'nin iklim değişikliğine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmeyerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini ihlal ettiğine karar vermiştir.
Karar sonrası neler olabilir
Başvuru dilekçesindeki emisyonlara dair etkin tedbir, küresel ısınmayı önlemek için belirli bir ısı şartının benimsenmesi ve sera gazı emisyonunun doğal yollar ile emilimi yönündeki taleplerin, mahkemenin kararında "yeterince iyi bir yöntem bulunması için zamanında harekete geçilmesi" şeklindeki tespit ile kayıtlanması bir dönüm noktası.
Zira bu konuda her ülkenin temelde aynı biçimde hareket etmesi gerektiğine bakılacak ancak her ülkenin koşulları ve yükümlülükleri ayrı ayrı değerlendirilecek.
Bu karar sonrası Konsey'e üye devletlere dair başvurular olabilir. Burada AİHM'in bireysel başvurulardan daha ziyade kurumsal ve bu konuda çalışan sivil toplum yapılarının "husumet" yani dava yöneltme hakkı olduğu düşündüğünü ilk elden söylemek mümkün.
Bu konuda birtakım ülkelerin Anayasa Mahkemelerinde verilen kararlardan sonra bu biçimde bir kararın çıkması iklim değişikliğine genel olarak küresel emisyonlar neden olsa da Devletlerin kendilerine atfedilebilecek davranışlardan dolayı sorumluluklarından muaf olmayacaklarını ortaya koyuyor. Yakında Türkiye'de de bu yönde kararlar görebiliriz zira artık iklim konusunda İsviçre'nin durumuna tabiyiz.