FETÖ, içerideki ve dışarıdaki işbirlikçileriyle ülkeyi işgal etmeye yeltendi ya. Birileri başladılar istismara.
“Biz size söylemiştik” diyorlar
“Bunlara güvenilmez demiştik” diyorlar
“Ergenekon ve Balyoz’da uyarmıştık” diyorlar
“Bu dincilerden(ne demekse) ne köy olur ne kasaba” diyorlar
Tüm bunları arka arkaya sıralayarak, çözüm önerisi de getiriyorlar.
Neymiş
“Laikliğin önemini anlamışlardır artık” diyorlar
“Nedir Kemalizm”in sizden çektiği?” diye soruyorlar
“Modern, çağdaş eğitim şart” diyerek imam hatipleri aşağılamaya yelteniyorlar.
Kısaca ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye çalışıyorlar.
Ortada bir enkaz, yeniden kurulması gereken bir ülke varken, ortamı sulandırma gayretindeler.
Ki bunlar hala üzerlerinde 28 Şubat’ın pisliğini taşırken yapıyorlar.
Müslümanları ezmek için, muhafazakârları toplumdan görünmez kılmak için FETÖ’nün elebaşını o dönem televizyonlarına çıkarıp allayan pullayanlar, gazetelerine demeç verdirtip “beceremediniz, bırakın” manşeti atanlar bunlar.
Hadi bunlar tıynetlerinin gereğini yapıyorlar.
Tankın önüne yatan, mermilere kafa atan, F-16’ları terlikle kovalayan kısaca kahramanlık destanı yazan bu milletin önderi pozisyonunda olanlar neden bu mahalle baskısına boyun eğiyor anlayabilene aşk olsun.
Ne yani.
Sanatçı olduğunu iddia eden biri, “Darbeye karşıyım ama Demokrasi ve Şehitler “şovuna” katılmayacağım diyen birini eleştirmeyecek miyiz? “Toplumun bir kesimini aşağılayan birini konserini iptal ediyorum” diyen belediye başkanına “demokrasi” ve “cadı avı” argümanıyla saldıranlara karşı durmayacak mıyız?
Senin şov dediğin o mitingde “bu ülkeyi işgal ettirmem” diyen 240 şehit anılıyor, 2 binin üzerinde gaziye minnettarlık sunuluyor. Sen o anmaya “şov” dersen dünyanın medeni olan her ülkesinde tükürük yağmuruna tutulursun. Türkiye’de sadece konserlerin iptal edilmiş otur şükret.
Uçmuş kafayla akla seza açıklama yapan bir başka sanatçı müsveddesinin konserinde iki alkış almak için “lanet olasıca bu ülkeye dava açacağım” sözünü sırf arıza çıkmasın diye sineye mi çekeceğiz?
Hayır. Elbette karşılarına dikileceğiz. 28 Şubat kafasının yeniden canlanmasına izin vermeyeceğiz. “Ama”lı, “fakat”lı cümle kuranların bu muhteşem direnişi sulandırmasına, buradan istismar çıkarmasına, kırılgan ortamdan faydalanıp kin kusmasına elimden geldiğince itiraz edeceğim.
Size de tavsiye ederim.
Tatlı su kurnazı
Kendini akıllı, geri kalan herkesi ama özellikle Cumhuriyet Gazetesi’ndeki mesai arkadaşlarını aptal sanıyor herhalde. Cumhuriyet Gazetesi’nin eski Genel yayın Yönetmeni Can Dündar’dan bahsediyorum.
Terk ettiği gazetesinde bir veda yazısı yayınladı.
Yazıyı okuyunca meşhur fıkra geliyor insanın aklına. Hani “benim kız da kötü yola düştü ama senin kadar mükemmel anlatamıyorum” diyen adam misali.
İş tuttuğun herkes FETÖ’den içeri alınmış, bütün bağlantıların neredeyse deşifre edilmiş, ülkeye ihanetinin resmileşmesine ramak kalmış, cezaevi korkusundan gemiyi ilk terk eden fare konumuna düşmüş, kısaca FETÖ’nün “Dumanlı”sı gibi çareyi kaçmakta bulmuşsun ama öyle bir yazı yazıyorsun ki okuyanın “Demokrasiye verdiğin hizmetlerden gözü kamaşası” geliyor.
Hadi bizi bir tarafa bırak. Biz bunu yemedik de “Demokrasi mücadelesi!” verdiğin gazetedeki mesai arkadaşlarında da mı utanmadın?