Kimler İstiklal Marşı'ndan rahatsız olur?
Teröristler rahatsız.
Terörist aparatı parti rahatsız.
Sol söylem soslu uluslararası ajan örgütler rahatsız.
Etnikçiler rahatsız.
Başka?
Mehmet Akif Ersoy'un şiirlerini her yerde kullanan ve fakat İstiklal Marşı'na gelince rahatsız olanlar var bir de.
Onları biliyorsunuz aslında:
Sözde, enternasyonalist İslamcılar.
Şimdilerde buzluklarını açtılar,
Tarihi dolmuş tartışmaları ısıtmaya başladılar.
Tam bir Amerikan taktiği.
Olayı gerçekliğinden koparıp, kirli bir simülasyonla, yeni çatışma alanları oluşturmaya çalışıyorlar.
Aslında, bunların da izlerini sürün...
Kripto kimlikleriyle karşılaşırsınız.
Ya da...
İran ve benzeri ülkelerin ajan aparatlarıdırlar.
Etnikçiliği gizlemek için "İslamcı söylemi" kullansalar da çok açık verir bunlar.
Daha açık yazalım mı?
"Ümmeti bir retorik aparat olarak kullansalar da kendi şaz, sapkın ve indi/daraltılmış İslam yorumlarını benimsemeyen geniş ve mutedil Müslüman ahaliyi müşrikliğe, münafıklığa varıncaya kadar en ağır şekilde tahkir ve tekfir eden azınlıkçı tavırları/anlayışlarından neşet eden ayrılıkçı, bölücü fitneleriyle ümmetin de en büyük hasmı bu kozmopolit İslamcı taifedir."
Onun için sıkı fikri takip yapmak, sözü söyleyenin kimliğine bir bakmak gerekiyor.
Bize gelince...
İstiklal Marşı'mızı bir akit olarak görürüz.
Birliğimizin, bağımsızlığımızın, Müslümanlığımızın, milliyetimizin ve hürriyetimizin ifadesi olarak görürüz.
Bir kere şunu net bir şekilde söyleyelim...
Korkma ile başlayan İstiklal Marşı'nın istiaresi Hira Mağarasıdır.
Hz. Âdem'den Hz. Peygambere kadar tekrarlanan ve oradan da günümüze ulaşan akait üzerine yükselmiştir her bir mısraı.
Haza, Tevhid akidesinin ifadesidir.
Garba karşı hilaldir İstiklal Marşı.
"Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim îman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?"
Bir Müslümanın İstiklal Marşı'ndan rahatsız olması söz konusu olamaz bu yüzden.
Kimse kusura bakmasın...
Etnik aidiyetini "Türk milletinin" karşıtı olarak belirlemiş her kim varsa, söz konusu aidiyetini hangi perde altına gizlerse gizlesin, İstiklal Marşı'yla ilgili "amalı" cümleleri ile kendilerini birden deşifre ediveriyorlar.
Onların düşmanlıklarının sebebinin kaynağını çok iyi biliriz.
Birçok perde altına gizledikleri düşmanlıkları, çok tuhaf zamanlarda ortaya çıkıveriyor işte.
"Asımın nesli" ifadesini kullanırlar söz gelimi bu sözde ümmet kisvesi altında kozmopolitçilik yapanlar.
Ama "Arkadaş yurduma alçakları uğratma sakın/ Siper et gövdeni dursun bu hayâsızca akın" ifadesini görünce...
Dengeleri bozulur, renkten renge girerler. Neden?
İlk dizenin içinde gizli sorunun cevabı.
Etnikçi retoriği kullanırlar "ama" bağlacından sonra.
Bir de şunu hatırlatıverelim burada: Etnikçiler kendilerini devamlı pazarlık masasında tutmayı becerirler. Mensup oldukları etnik yapıyı, hatta kendilerini bile pazarlamaktan geri durmazlar.
Bütün bunlar ıskalandığı için gelinen noktaya bakın:
Mersin'e kadar uzandı etnikçi siyaset.
İstanbul'da pazarlık yapabiliyorlar artık.
Hem de etnikçi pazarlık bu.
Şimdi gelelim konunun özüne...
Aslında hangi söylem altına gizlenirse gizlensin etnikçi proje, bölmeyi değil işgale açık hale getirmeyi hedefliyor.
Tarihsel sürece bakın.
Sistem açısından Türkiye'nin parçalanması tehlikeli sonuçlar doğurabilir.
Türkiye, coğrafi olarak bir şekilde korunmalı, fakat etnikçi çatışmalarla kontrol altında tutulmalı.
Etnikçi, kozmopolit bir yığın oluşturmak, Türkiye'yi "kullanışlı aparata" dönüştürür, işgale açık hale getirir.
Bütün mesele bu.
Onun için İstiklal Marşı üzerinden akdimizi tazelemeliyiz hep birlikte.