Bugün gelişmiş dünya devletlerinin de en büyük sorunlarından birisi haline gelen istihdam konusudur. İstihdamın ilacı da girişimciliktir. Girişimcilik bir ülkenin ve insanın en büyük sermayesidir.
Çift haneli işsizlik rakamları en can yakıcı sorundur. İşsizlik sadece rakamlarla ifade edilen bir kavram değildir. Aynı zamanda bir insan, toplum ve ülke için sosyal sorunların en önemli boyutlarından birisidir.
Bu can yakıcı sorun hükümetlerin bir sihirli değnek gibi çözebildiği ya da çözebileceği bir sorun değildir. Öyle bir durum olsaydı bu konuyu bugün tartıyor olmazdık. Ama aynı zamanda devletler artık geçmişteki gibi istihdamda tek ve ana rol sahibi de değildir. Ama insan kaynağımızın işgücüne göre eğitim ve planlanmasında ana rol devletindir. 10-20 yıllık veya daha uzun süreçlerde; ekonomik ve sosyal öngörüleri ortaya koyarak, yeni oluşabilecek meslek alanları ve meslek alanlarına ilişkin projeksiyonlar oluşturarak bir planlama yapmak bu can yakıcı sorunun çözümü için en temel yollardan birisidir. Ama bugün istihdam konusu tüm sosyal tarafların ortak konusudur.
Bugün nüfusu 76 milyona ulaşan Türkiye’de çalışan sayısı Ocak 2014 rakamlarına göre 25 milyon 194 bin iken, aynı döneme ait işsizlik rakamları ise 2 milyon 841 kişiye dayanmış durumda. Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Ender Yorgancılar, “Her çalışan kendi dışında iki kişiye bakmakla yükümlüyse bu ülkenin zenginleşmesi mümkün değildir. Ülkenin sürdürülebilir yüksek büyüme oranlarını yakalaması için yüksek katma değer yaratacak sanayi yatırımlarının artması zorunludur. Halkın zenginleşmesi, borçlanmadan refahının artması için ise yüzde 50 düzeyindeki işgücüne katılma oranının gelişmiş ülkeler düzeyine yani yüzde 70’lere ulaşması gerektiği” hususuna dikkat çekiyor.
Ender Yorgancılar’ın altını çizdiği bu sosyal yarayı Türkiye nasıl çözebilir? Neler yapabilir? İşgücünün üzerinde ki yükü hafifletmek denilebilir, teşvikler denilebilir, işgücü planlaması gibi enstrümanların hepsi olabilir Hepsi doğrudur.
Ancak kişisel görüşlerimi ifade etmem gerekirse istihdamın en büyük ilacı girişimciliktir. Girişimciliği desteklemek istihdam için en iyileştirici ilaçlardan birisidir.
Devletin bu konuya daha fazla eğilmesi girişimciliği destekleyici ve teşvik edici bütün enstrümanları harekete geçirmesi gerekir. Girişimcilik konusunda sadece destek veya teşvik değil, cesaretlendirici bir rol üstlenmelidir. Bunun için bütün eğitim hayatında kişilere bu özgüveni sağlayacak bir program geliştirilmelidir. Bugün toplumun büyük bir kısmında hala bir devlet kapısı olsun yeter anlayışı hakimse bunda verilen eğitimin büyük payı vardır. Bu nedenle toplum bu anlayışından dolayı yadırganmamalıdır. Bunda eğitimin payı son derece önemlidir.
Girişimciliğin ana merkezleri Mesleki okullardır. Mesleki okulların varlığı sadece işgücünün temel ihtiyacı için değil istihdam ve girişimcilik için de son derece büyük öneme haizdir. Bugün bir yanda milyonları aşan işsiz, diğer yanda aradığı nitelikli elemanı bulamayan binlerce KOBİ ve büyük işletmelerin olması bir ironidir.
Bu nedenle yetişmiş insan ve girişimci sayımızın artırılması için Mesleki Okulların hem sayısının artırılması hem de nitelik ve nicelik olarak kalitesinin artırılması için daha güçlü programlara ihtiyaç vardır. Gençliğimizin de bu okullara yönlendirilmesi için mutlaka yeni teşvikler, destek programları oluşturulmalıdır. Bu okullarda okuyan öğrencilerimize girişimciliği özendirici, mesleki gelişimi sağlayıcı ekonomik destekler verilmelidir.
Türkiye, dünyadaki girişimcilik haritasında nerede yer alıyor? Nasıl bir karneye sahip? Bu konuya da gelecek haftaki yazımda yer vereceğim.