Çok derin acılar yaşadığımız şu günlerde bir de yalanla, provokasyonla, bizden gözüküp de çeşitli ülkelerin istihbarat teşkilatlarına çalışan unsurlarla uğraşıyoruz.
Bu deprem vesilesiyle gördük ki bu istihbarat unsurları oldukça profesyonel. Kimi bir parti başkanı hüviyetiyle deprem bölgesinin her yerini gezip oralardan yalan haber yayarak halkı kışkırtma derdinde. Kimi de gazeteci hüviyetiyle hizmet ettiği ülkenin propagandasını medyada yapmakta.
Mesela, karşımıza bir partinin genel başkanı olarak çıkartılan istihbarat öznesi, deprem bölgesinde enkaz kaldırmaya gidin bir gönüllünün görüntüsünü paylaşıp hırsız ve Suriyeli olarak hedef gösterebiliyor. Bu kişinin hırsız ve Suriyeli olmadığı ortaya çıkınca da özür dilemek yerine "O özür dilesin" diyerek hedef gösterdiği gençten özür beklediğini pişkince söyleyebiliyor. Karakterden yoksun bu ahlâk düşkününün devlet içinde de bağlantıları olacak ki kendisine dokunulmadan deprem bölgesinde rahatça gezip yeni provokasyon girişimlerinde bulunmaya devam edebiliyor.
Başka bir misal de medyadan vereyim: Gazeteci hüviyetiyle bizlere sunulan bir istihbarat öznesi depremde Türk yapımı İnsansız Hava Araçları'ndan değil de İsrail'e ait İHA'lardan görüntü alınabildiğini söyledi. Tabiî ki biliyor Türk İHA'ların ilk dakikadan itibaren kesintisiz olarak deprem bölgesinden görüntü aktardığını ama görevini icra etmek zorunda! Hizmet ettiği ülkenin propagandasını başka nasıl yapacak?
Canlarını hiçe sayarak 12 gündür başları yastık, karınları aş, vücutları su görmeden enkaz altlarında kalanları kurtarmaya çabalayan insanlarımızın emeklerini yok sayıp hizmet ettikleri ülkelerin propagandasını yapan istihbarat özneleri de rahatça ekran ekran dolaşabiliyor.
Yağmacılardan daha tehlikeli bu unsurla hiç değilse yağmacılara uygulanan hukukun uygulanması gerekmiyor mu?
Deprem bölgesinde baraj patladı diye şayia yayıp paniğe sebep olanlar yargılanmayacak mı? Baraj patladı yalanı sebebiyle yarım kalan enkaz kaldırma çalışmaları yüzünden enkaz altında ölenlerin hesabı sorulmayacak mı?
Ben sosyal medya hesabımda yalan haber yayanların da yağmacılar gibi cezalandırılması gerektiğini yazınca dört bir koldan saldırdılar. Benim için sorun yok. Bu kahpelerin kuru gürültülerine pabuç bırakacak değilim.
Cumhurbaşkanı seçiminin yaklaşmasıyla Türkiye'de son kozlarını oynamaya hazırlanan dış güçler depremi bir fırsat olarak görüyorlar. Heveslerini kursaklarında bırakmamız bizim elimizde. İşe, içimizden devşirdikleri istihbarat unsurlarına anında müdahale etmekle başlayabiliriz.