Galiba günün sonunda “Organize işler yerli değil, ‘üstün akıl’ işi” diyen tek ben kalacağım...
Tek kalsam da fark etmez. Sonuçta bildiklerimden hareketle aklımın gösterdiği yolda tek başına kalmak bana fazla ters gelmez...
Washington Post (WP) gazetesi, CIA’de çalışırken elinin altındaki belgeleri güçlü bir flash-diske kaydedip ‘düdük çalıcı’ olmaya karar veren Edward Snowden’in sağladığı yeni bir belgeyi açıkladı. Belgeye göre, ABD’nin NSA istihbarat örgütü başka ülkelerdeki telefon görüşmelerini çok kapsamlı biçimde kayda alıyormuş...
‘MYSTIC’ adlı bir programla yapılıyormuş bu işlem. Görüşmelerin kaydı bir ay muhafaza ediliyor, istendiği zaman o bir ay içerisindeki herhangi bir kayda erişilebiliyormuş...
Yine aynı haberden, ismi verilmeyen bir ülkenin bütün telefon görüşmelerinin MYSTIC marifetiyle kayda alındığını öğreniyoruz... Siz bunu “En az bir ülke dinlendi” diye anlayınız... Ayrıca, “Bir aylık görüşmeler muhafaza ediliyor, sonra yenileri onların üzerine kaydediliyor” bilgisini de, “Önemli kişilerin görüşme kayıtları istenildiği zaman ulaşılmak üzere ayrı bir belleğe kaydedildikten sonra” ihtiyati uyarısını da göz önünde tutmalısınız...
Artık dünyamız böyle bir dünya...
Gazete haberinde geçen, NSA tarafından bütün telefon görüşmeleri kayıt altına alınan ülke hangisi olabilir?
Otomobiliyle ters yola girmiş, üzerine üzerine gelen araçlara korkuyla bakarken, radyodan işittiği, “Bir araç yanlış yola girdi, her an kaza olabilir” anonsunu duyunca, “Ne biri yahu, hepsi, hepsi”diye bağıran adam gibi, benim de içimden, “Ne bir ülkeyi yahu, hepsini, hepsini” diyesim geliyor, ama...
Neyse, ben yine tek ülke teorisi üzerinde durup aynı soruyu sorayım: O ülke hangisi olabilir?
Evet, ben de sizlerle aynı kanaatteyim... Hele önceleri siyasilerle yetinilirken son zamanlarda Dubai ile Nijerya ülkeleri isimlerinin de araya sıkıştırılmasıyla Türkiye’nin ileride başını ağrıtacak ithamlara malzeme haline getirilmesinden sonra kanaatim daha da pekişti.
Yerli olmayan bir el, ortamı karıştırıyor gibi...
Sadece bizde yaşanmıyor bu tür karmaşık olaylar. Demokrasisi ‘kaya gibi’ bilinen İngiltere’de, politikacı Chris Huhne’nin başına gelen olay gözümün faltaşı gibi açılmasına yol açınca, konuyu buraya taşımaktan kendimi alamamıştım.
Liberal Demokrat Parti’nin genel başkanlığına oynayacak nitelikte bir politikacıydı Chris Huhne... Koalisyon hükümetinde çevre bakanlığı koltuğunda oturuyordu. Evliyken gönlü bir başkasına kayınca, eşi, yıllar öncesine ait bir yanlışını gazete manşetine taşıdı. Meğer Huhne, yeni bir ceza alması halinde ehliyetine el konulacağı için, karısını kendi trafik suçunu üstlenmeye ikna etmiş...
Olaydan on yıl sonra adamı yargıladılar ve hapse mahkum ettiler... İyi mi?
Huhne’nin durumunu şimdi hatırlamamın sebebi, bakan iken istihbarat örgütlerinin aşırılıkları konusuyla ilgilendiğini şu yakınlarda öğrenmem... NSA ile İngiltere’deki işbirlikçisi GCHQ örgütünün karışık işler yaptığı iddiasının peşindeymiş Huhne...
Bu merakı dinlemeye takılınca karşısına daha genç ve alımlı bir kadın çıkarıp adamın eşiyle arasını açtılar... Bir muhabiri aldatılmışlık hissi yaşayan eşin başına musallat ettiler... Sonra da on yıl önceki bir trafik cezası yüzünden mahkemeleri devreye sokup... Huhne’yi siyasetin dışına ittiler...
Uçuk kaçık bir iddia olurdu bu... Böyle şeylerle iyi yazılmış senaryolarla çekilen dizilerde karşılaşılıyor...
Kocaman kulakların yabancı ülkelere çevrildiği... MYSTIC adlı programla ülkelerdeki cep telefonlarının dinlendiği... Dinlemelerin içinden işe yarayacakların ayrı bir belleğe kaydedildiği, geriye kalanların bir ay muhafaza edildiği, istenildiği zaman aranan seslerin o kayıtlar içerisinden çıkartılarak servis edildiği...
“Senaryodur, senaryo, bu işlerde ‘yabancı el’ aramak zinhar yanlıştır” diyeceğim, ama WP haberini ne yapacağız o zaman?
En iyisi ben burada durayım.