Bir yıl daha geçti. Özellikle yılın ikinci yarısında ve son çeyrekte çok büyük hadiseler yaşadık. İlk yarı skoru itibariyle devletler muvazenesinde ve ekonomide tarihte görülmemiş bir başarı yansıdı skorborda. Dev ihaleler, projeler, yatırımlar, IMF tasallutundan kurtulma, en düşük faiz oranı, BİST’teki en yüksek rakama ulaşmak, marka değerimizin yükselmesi gibi birçok büyük ve kayıtsız kalınamayacak gelişmeye şahitlik ettik. Yılların verdiği birikimle, ince ince örülen politikaların meyvelerini toplamaya başladık ki, önümüze birkaç ağaç meselesi çıktı önce, onu aştık derken, kasımda bir başka rüzgar esti, aralık ayının ortalarında zemheride operasyon başkadır dendi. Sonrası hepimizce malum. Eski yılın artığı olarak, 6 saatten başka, 100 küsur milyar liralık bir bakiye kaldı. Bu altı saati toplayıp da bir ayın sonuna ekliyoruz, sorun yok, peki bu diğer büyük yeküne ne olacak? Daha önemlisi bununla beraber oturtulmaya çalışan algıları, marka değerimize olan insafsız saldırıları hangi kefeye koyacağız. Birinde ‘paha’ belli, diğerinde ise paha biçilemezlik sözkonusu.
İnsanın bazen hafsalası almıyor, hafsalasının aldığı bazı şeyleri de kabullenemiyor bazen. Bu ikisi arasında bir yerde durup, geçmişe ve bugüne bakıp yarın için bir şeyler söylemek gerekiyor. Hislerin bir kenara bırakılması; herkesin ‘insaf’ durağında inip biraz soluklanması gerekiyor. Akl-ı selim dediğimiz şey var ya, onu çağırmak, ‘ey ruh geldiysen bana da uğra bir ara’ demek gerekiyor. Alemdağ’da gerçekten de var mıdır bir yılan diye sorması gerekiyor. Zira, bu ülke, Türkiye, eski TÜTAV reklamlarındaki gibi ‘Hmm, Türkiye, uzakta, Asya’da bir ülke olsa gerek’ dediğin bir ülke değil artık. Kara propagandaların makes bulacağı, algı otoritesinin hüküm süreceği, en ufak bir kargaşada histeri halinde ‘isterük de isterük’ deyip kazan kaldırarak, o ‘isterük’ün ardındaki kara hayallerine kavuşabileceğin bir ülke değil. O gitsin diyorsun, kim dursun, Ahmet mi dursun? Geçmişe duyduğun özleme, retro hayallerin olan 27 Mayıs’a mesela, 12 Eylül’e, 28 Şubat’a, o anayasa fırlatmalı 2001’e örneğin mini mini, post-dost müdahelerle erişebileceğin ülke de değiliz ki artık. Bir kutuya sığdırmaya çalıştığın, belli olmasın diye üzerinde sicil numarasını sildiğin pandoradan mülhem oluklu mukavva mahsulü malzemelerle vaveyla edip bir kazanım elde edemezsin. Ülkenin elde ettiği kazanımları da bu şekilde yok edemezsin. Hakkın da yok. Göreceksin ki, cürmün de yok. Hayal ile heyüla arasında gidip geliyorsun. Duvara tosladın bu sefer, duvar kalıyor sen yıkılıyorsun...
Artık şu çok net ki, lobiler ve payandaları çalışıyor, 2014 ve 2015’te daha da artacak bu. İstikbal inkilabatında en gür sada olmak için bizim de daha çok çalışmamız gerekiyor. Yatırıma, teknolojiye, ekonomiye verdiğimiz önem kadar, entellektüel sermayemizi daha da artırmak zorundayız, daha farkında olmamız elzem. Varsa komplekslerimiz bizi aşağıya doğru çeken, bu prangalardan kurtulmalıyız. Hasretinden eskitme, bir yerlerden çıkma yedek parçalarla değil, üzerimizdeki orijinal medeniyet kodlarımızla hareket etmeliyiz.
İleriye, daha da ileriye bakmak
Yeni yıla yeni bir kabine ile giriyoruz. Yeni bakanlarımıza bakıyoruz. Hepsi işinin ehli. Geriye kalıyor adaletle hükmetmek. Dilerim ki önce Hz. Ömer’i tekrar gözden geçirirler, okurlar, işinin ehli ve kırılsa da yamulmayan bir ekip kurarlar. Herkese büyük iş düşüyor, ancak, iştigal alanım itibariyle söylüyorum, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’a; Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’ye ve Avrupa Birliği Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na çok daha fazla iş düşüyor. İleriye daha da ileriye bakarak ve görerek Türkiye’yi kendi alanlarında dünyanın süper gücü yapmayı hedeflerler. Bundan eminim. Başkaca da yol yok zaten.
Bir yıl daha geçti, bir yıl daha geldi işte. Yaşamaya da, düşünmeye de, üretmeye de devam. Marka olmaya da... Gerek bireysel gerekse kurumsal gelişmenin yolu, yaşanmışlıklardan ders çıkarıp bilim, akıl ve mantıkla ilerlemektir. Hedefini burnunun ucunda hatta görebildiğin mesafeye değil, hayalinin ulaştığı mesafeye göre ayarlamalısın. Onun için ileriye, daha ileriye, en ileriye.
Bu vesile ile, hayırlı yad edilecek bir yıl olsun 2014.