Dağda bir terörist ölünce ağlayacak mıyız, ağlamayacak mıyız?
Diyarbakır’a yeni atanan Emniyet Müdürü Recep Güven ağlamamız gerektiği görüşünde; “İnsan olan ağlar” diyor...
Siyasi liderler onun gibi düşünmüyor. “Biz insanlarımızı katleden ve bu eylemi sırasında ölenlere ağlamayız” diyor Başbakan Tayyip Erdoğan... Başka hiçbir konuda onunla anlaşamayan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu“Başlangıçta insani görünse de ‘bölücü’ bir söylemdir” tespitiyle Başbakan Erdoğan’a hak vererek katıldı ‘teröriste ağlanır mı?’ tartışmasına... MHP lideri Devlet Bahçeli ise Emniyet müdürünün derhal görevden alınmasını istedi.
‘Terörist’ diye adlandırdığınız, yani masum insanların canına kast eden eylemlere kalkışan birinin ölümüne ağlamak fazla yumuşak kalpli olmayı gerektiriyor gerçekten... Bu sebeple, “İnsan olan dağdaki teröristin ölümüne de ağlar” cümlesini hafif tertip değiştirerek soruyu yeniden sorayım: Gazetelerde hergün “Çıkan çatışmada iki er şehit oldu, beş PKK’lı etkisiz hale getirildi” biçiminde haberleşen ölümlerden yalnızca ‘şehit’ olanlara mı ağlamalıyız?”
PKK son yıllarda Türkiye sınırları dışından da militan devşirmeye başladı başlamasına, ama yine de saflarında barındırdığı kişilerin büyük çoğunluğu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları... İçlerinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu’yu görmeden dağa çıkmış şehirliler, hatta Kürt-asıllı olmayanlar bile var. Az da olsa var. Gelenlerin eline silâh veriyor, eğitiyor ve ölmeye yolluyor terör örgütü...
Kimine göre 40 bini bulduğu söylenen çatışmalarda hayatını kaybedenler arasında en büyük yekûnu PKK adına eylem yaparken ölenler oluşturuyor. PKK’nın kendi iç hesaplaşmalarında ölenleri, ‘casus’ veya ‘cahş’ olduğu iddiasıyla infaz edilenleri de katarsak bayağı yüklü sayıda insan ‘PKK’lı olduğu için’ can verdi.
‘Can vermek’ çok soğuk bir fiil... ‘Can’ bütün inanç sistemlerinde ‘aziz’ kabul ediliyor; can almanın en ağır suç sayılması da bu yüzden... Evet, tarih savaşlarla dolu ve herbirinde binlerce, yüzbinlerce (20. yüzyıldakilerde milyonlarca) insan can verdi; savaşlar ve iç-savaşlar, terör ve terörle mücadele hâlâ can almaya devam ediyor... Yine de sorunların silâhsız çözüleceği günler beklentisi yabana atılmamalı.
PKK’nın lider kadrosu yaşını-başını almış insanlardan oluşsa da vuruşan kadroları genç; ölenler de onlar zaten... Çoğu ne için öldüğünü bilmeden can veriyor çatışmalarda... O gençlerin arkada bıraktığı anne-babası, kardeşleri, yakınları, sevenleri var... Tıpkı gözünü kırpmadan öldürdüğü ‘şehitlerin’ anne-babaları, kardeşleri, yakınları ve sevenleri olduğu gibi...
‘Şehitlere’ bütün ülke ağlıyor, ama PKK’nın cepheye sürdüğü gençlerden ölenlerin arkasından ağlayanlar olduğunu da unutmayalım. Bazen aynı çatışmada bir köyden bir ‘şehit’ ile ‘etkisiz hale getirilmiş bir PKK’lı’ çıktığı bile oluyor... Aynı anne-babanın bir çocuğunun dağda diğerinin silâh altında olduğu durumlar da var.
Ağlayalım mı ağlamayalım mı, bilmiyorum, ama bu anlamsız çatışma ortamını artık kimselerin ağlamayacağı barışçı bir ortamla değiştirmemiz gerektiğine bütün kalbimle inanıyorum.
Bunu sağlamak için her ne yapılıyorsa yerindedir.