İspanya farklı bir takım, tarihinde resmi maçta Fransa’ya galibiyeti yok. O geçmişteki galip olmayan İspanya, son yıllarda Avrupa’nın bana göre en iyi futbol sergileyeni. Rakiplerini pas yüzdeki olarak psikolojik olarak baskı altına alarak maçı olağanüstü güven içinde oynayıp kazanmayı biliyor. Sergilediği futbolla keyif veren bir takım. İspanya, özellikle ilk 45 dakikada yüksek pas yüzdesiyle, şöhretlerden kurulu Fransız takımına kendi yarı alanında çıkmayan birbaskı kurarak daha maçın 19. dakikasında Xabi Alonso’nun atmış olduğu kafa golüyle öne geçti ve daha rahat futbol oynamaya başladı.
Bunca yıllık futbol dünyamın içinde son yıllarda bana İspanyollar kadar keyif veren hiçbir takım ve hiçbir ülke takımı vardı diyemem.
Atılan ilk İspanya golünü açmak istiyorum. İniesta ile Jordi Alba’nın pas alış verişi... Alba’nın gol ortası ve Alonso’nun kafa golü. Bu pozisyonu zincirleyerek halkalarını yan yana koyduğumuzda böylesine organize yapılmış bir gole herhangi bir futbol adamı şapka çıkarırdı ben de öyle yapıyorum.
Bir takım olgusu adına hangi mevkide olursa olsun öylesine gol bölgelerinde takım halinde bulunan bir ekip izleyemedik İspanya haricinde. Fransa takımını ilginç ve şaşkınlık içinde izledim. İlk yarı başlangıcında rakibine bu kadar mahkum futbol anlayışına, futbolun dedeleri mezardan çıkar, Fransızlar’a hakaretler yağdırırdı.
Karşılaşmanın tümünde Fransız takımı adına Ribery’nin bireysel yetenekleri ve egoları birleşmesine rağmen onun dışında Fransız futbolcuların herhangi biri takımı adına herhangi bir pozisyonda pozitif olamadıklarını söyleyebilirim.
İspanyşa Milli Takımı’nda Fernando Torres daha sonra oyuna girdi. 10 toptan 6’sini ofsaytla noktaladı ve beklenini veremedi takımı adına.
Maçın bitme noktasında Pedro’ya yapılan penaltıyı Alonso hem kendi adına hem de takımı adına penaltıdan ikinci golü kaydederek İspanya takmını yarı finale çıkarttı.
Euro 2012’nin en büyük favorisi olan İspanya, bu futbolunu ve pas yüzdesini devam ettirirse çarşamba günü Portekizlililer’in de hiç şansı olmaz.