Hayat zor. Herkes için hem de. Kimin gözlerine baksanız yüzlerce soru işaretinin geçtiğini görüyorsunuz.
Plan yaptınız, tutmadı mı?
Denediniz ve olmadı mı?
Birine güvendiniz, boşa mı çıkardı?
Bu sorulardan bir veya birkaçını okuduğunuzda istemsiz olarak başınızı sallıyorsanız şimdi yeni bir düşünme biçimine ihtiyacınız var demektir.
Neden düşünme biçimi?
Çünkü işler iyiyken zaten bir şekilde pozitif olursunuz. Esas zor olan, işler kötü giderken pozitif düşünebilmektir.
Başarılı insanlarla başarısız insanları birbirinden ayıran şey birinin hiç kaza yapmaması değildir. Herkes kazalara uğrar, başarılı insanlar önce düşünme biçimini ayağa kaldırır, sonra da yeni düşünme biçimiyle kendisini ayaklandırır.
İşte işler kötü giderken sizi ayakta tutacak 10 düşünce
Bu sayfayı çıktı alıp ya da bilgisayarınızda kaybedip işler ne zaman ters gitse okuyabilirsiniz. Çünkü hayat engebelerle, çukurlarla ve tümseklerle dolu. Düşmemeye çalışmayın, düştüğünüzde nasıl kalkacağınıza odaklanın.
1- KENDİNİZE GÜVENİN
Hiç kimseye değil, önce ve daima kendinize güvenin. Güvendiğiniz birileri sizi yarı yolda bırakabilir, ama kendiniz asla yarı yolda bırakmaz. “Kendim” dediğiniz kişi sizi en iyi tanıyandır, en iyi arkadaşınızdır ve ayrıca yönetebileceğiniz tek kişidir.
Aksilikler üstüste geldiğinde kendinizi şöyle teskin edin : “En azından ben buradayım, sağlıklıyım, ayaktayım, hayattayım. Ben bu sorunları aşarım.”
2- TECRÜBEYE ODAKLANIN
Nasıl bir zorluk yaşarsanız yaşayın, “Bunu da tecrübe etmiş oldum, artık daha güçlüyüm” düşüncesini kendinize kabul ettirin. Belki sizin o canınızı yakan şey, hayatınızdaki bir ameliyatın neşter acısıdır. Şu an çektiğiniz acı, yarınki iyileşme içindir.
3- KADERE İNANIN
Zor anlar, güç durumlar yaşadığımda ben aslında ne kadar küçük ve çaresiz olduğumu düşünürüm hep. Aslında insanın her şeyi değiştirme gücü yoktur. En güçlümüzün bile yaşanacak olanı durdurma, yaşanmayacak olanı yaşatma gücü yok. Bu inanç insanın içini de rahatlatıyor aslında. “Elinden gelenin en iyisini yap, olmuyor mu? O zaman teslim ol”.
4- FİLMİ DÜŞÜNÜN
Yaşadığınız hayatı bir film sahnesi, kendinizi filmin başrol oyuncusu olarak düşünün. Hayat zorlaştığında çok dert etmeyin, unutmayın ki her iyi filmde filmin kahramanı çok zorluklar yaşar. Ve zor anlarda o filmin kendi başyapıtınız olduğunu getirin aklınıza. Şimdi sorun kendinize, filminiz bir başyapıt mı olacak yoksa sıradan bir film mi? Siz bu filmin kahramanı mısınız yoksa figüranı mı? Eğer başyapıtsa, eğer kahramansanız kahramanca oynayın rolünüzü. (Bu da çok rahatlatan, güçlendiren bir metafordur)
5- PATATESİ YUTMAYA ÇALIŞMAYIN
Sorunların bir yumak gibi büyüdüğünü, üst üste geldiğini mi düşünüyorsunuz? Gerçekten de sizin düşünce durumunuz olumsuza dönünce olumsuzlukları çekmeye başlar. Yani aslında gelince üst üste gelmiyordur da siz ilkini çözemeyince o olumsuzluk başka dertleri çekmenize neden oluyordur. Sorunları koca bir patates gibi düşünün, hepsini bir anda yutamazsınız. Sakince dilimleyip, size en yakın dilimden başlayıp yersiniz değil mi? Sorunlara da böyle yaklaşın, en yakındaki ve en “çözülmesi size bağlı” olandan başlayın, adım adım çözeceksiniz.
6- GAMLI BAYKUŞ OLMAYIN
Borcunuz var ve ödeme gününüz mü geldi? “Arayıp bir konuş, anlaşmaya çalış” diyenlere, “Mümkün değil, bir şey değişmez” demeyin. Arayın, konuşun, iletişim kurun.
7- İLETİŞİMDEN KAÇMAYIN.
Asla ve asla iletişimi koparmayın, kimsenin telefonuna çıkmamazlık yapmayın, bu sizi daha büyük bir buhrana sürükler. Dik durun, derin nefes alıp sağlıklı bir iletişim kurmaya çalışın. Emin olun bu durumunuz hem sizin işinizi kolaylaştırır, hem de özgüveniniz karşınızdakini rahatlatır. Telefonlara çıkmamak çok genel bir hastalık ama sadece bu sorunu daha da çözülmez hale getirmekle kalmaz, size bir daha asla güvenilmemesine neden olur.
8- PAYDAŞLARI SORUNLARA ORTAK EDİN.
Derdinizi asla tek başınıza çekmeyin. Çevrenizdekilerden, o dertten 1. ve 2. derecede etkilenen/etkilenecek olan kişileri bu derde ortak edin. Örneğin bir şirkette çalışıyorsunuz ve ertesi gün yapacağınız önemli sunumun dosyası silindi. Müdürünüzle birlikte ertesi sabah sunuma gidecektiniz oysa. Bunu dert edip kendinizi içinden çıkılmaz bir hale getirmek yerine hemen müdürünüzle konuşun. “Böyle bir sorunumuz var” deyin, hem onun son dakikada öğrenip size çok sert bir reaksiyon göstermesini engellersiniz, hem de ortak akılla bir çözüm bulabilirsiniz.
Bu sekiz maddeyi sorunlar içinden çıkılmaz hale geldiğini hissettiğiniz her an uygulayabilirsiniz.
Bir de bonus olsun,
Şem-i Tebrizi’nin 40 altın kuralının ondördüncüsüdür.
“Hakk'ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. "Düzenim bozulur, hayatım alt üst olur" diye endişelenme. Nereden biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olmayacağını?”
Hiçbir şeyin nedensiz olmadığını unutmayın. Hayatta müthiş bir akış ve ahenk var. Her zaman işler yolunda gitmez, bazen ters gitmesinde de hayır var.
Şimdi derin bir nefes alın ve yola koyulun.
Hayatınızı düzeltecek olan sizden başkası değil.