Adına bakınca nasıl da sakin, huzurlu bir yer olmalı diye geçer aklınızdan değil mi?
“Ben 12 Eylül darbesini de gördüm ama böylesi bir baskı hissetmedim. Ailem kapıdan dışarı çıkmaya korkuyor!” diyor mahalle sakini M.D’ye sorarsanız.
Neresi bu adı tatlı tatlı gülümseten, sokaklarında yaşananları ise insanın yüzünden o gülümsemeyi anında silip atan Gülsuyu? İstanbul Maltepe’de, aynı adlı tepenin üzerine kurulmuş bir mahalle. Kurucusu ve ilk yerleşimcisi bir kadın; Fatma Dönmez. Halkın çoğunluğu küçük esnaftan oluşuyor. Ama 1970’lerde Doğu’dan aldığı göçlerle nüfusu hepten patladı. Gün geçmiyor ki bir olay çıkmasın; sokaklarda silahlar patlamasın. Sanki Gülsuyu değil de işgal İstanbul’unun azgın Tatavla’sı (Pangaltı). Tatavla’da da Hırisantos’dan Kara Yorgo’ya nice çete birbirini vurur, gelen zaptiyeye kurşun sıkar millette huzur bırakmazmış. Gülsuyu’nu da uyuşturucu ve arazi mafyası kıskaca almış, kimi sokaklara vatandaş adımını atamıyor. Bölgede 30 yıldır esnaflık yapan A.D. “Uyuşturucu ve rant kavgası yıllardır bölgenin huzurunu kaçırıyor. Gündüz bölgede polis olduğundan rahat bir soluk alabiliyoruz. Ne zaman karanlık çöküyor, çeteciler ev basıyor, dükkanlara molotof atıyor. Ama korkudan kimse şikayette bulunamıyor. Burası kaderine terk edilmiş... Tümüyle, kendilerine ‘solcu, halktan yana’ diyen çetelerin egemenliğinde.”
M.D. üç ay önce taşınmış Gülsuyu’na: “Keşke taşınmaz olaydım! Korku yaşamadığım bir tek gün yok. Geçen gün yanımda çocuklarımla eşim, bir sokağa girdik. Karşımıza çeteciler dikildi. Yetişkin kızım var; olaylar çıktığında üç gün üniversiteye gönderemedik. Ağzı yüzü maskeli adamlar, ellerinde Kaleşnikoflarla sokaklarda nöbet tutuyor!!”
Mahallenin üstü PKK, ortası DHKP-C/ML, altı Bingöllüler Çetesi! Gülsuyu’nda kurşunlar uçuştu ve Hasan Ferit Gedik altı mermiyle yere serildi. “Mahalleliyle örgütler arasında çıkan çatışma” olarak yansıtıldı basına. Gezi’yi karıştıranları harekete geçirdi o saat. Cenazeye anma töreni yapılmak istendi mahallede. İzin üç gün sonra çıktı.
Sokakları paylaşmışların bir tek derdi var o da para! Ne Hasan Ferit Gedik ne de başka bir şey: “Tahsilat çetesiyle DHKP-C ve MLKP çatışıyor. Olan mahalleliye oluyor!”
Tabi bir de Bingöllüler Çetesi var! Hepi topu 30 kişi var yok. Mesut, Zafer, Ahmet ve Aytekin Turan kardeşler çete reisleri. Uyuşturucu satmıyor satandan haraç alıyor. İlkbaharda çete üyelerinden birinin sünnet düğününde Mehmet Ali Ağca kirvelik yapmış; Sedat Peker de çiçek yollamış. Ancak “polis çetenin Peker adamları olmadığı kanısında” (Emre Uslu’nun Taraf’taki yazısı) Polis son baskında çetenin önde gelenlerini gözaltına aldı.
Asıl ortalığı kan gölüne çeviren DHKP-C. Basında bir avuç kişi, DHKP-C’nin uyuşturucu satışını durdurmak için çalıştığı yalanını yayıyorsa da inanan yok. DHKP-C uyuşturucu satmasa da bir başka çetenin (N.B. Çetesi) torbacılarını koruyor. DHKP-C geçen Ağustos’ta taksi durağını gasp etmiş. Rant büyük olduğundan burayı seçmiş mahalle sakinlerine göre. Tam 30 yıldır Gülsuyu’nda yaşayan H.Ç, 1995’te kondusunun tapusunu aldığını söylüyor: “Buradaki vatandaş evini terk etmek istemiyor. Bu yüzden de rant ve uyuşturucu kavgaları artıyor; mahalleli, bıksın ve gitsin diye.”
Gülsuyu’nun çevresinde Esenkent ve Zümütevler bölgelerinde bir tek sorun yok. Kentsel dönüşüm çerçevesinde imara açılan bölgelerde siteler yapılıyor. Ne var ki, 10 bin kişinin Adaların harika manzarasına boş gözlerle bakarak çile doldurduğu Gülsuyu zorbaların baskısı altında. Dükkanlara molotof, evlere baskın, okulların kapısına kilit vurup çocukları kovalamak hep bu kaltabanların işi! Herkes kaçsın, evlere bedavadan konsunlar ve kentsel dönüşüm mahalleye geldiğinde paralara konsunlar; dertleri bu! Emniyet düğmeye bastı; Gülsuyu ve Gülensu’da bu kez masum vatandaşın değil örgüt evleri basıldı, 60 kişi gözaltına alındı. Yeter mi bu? Böylesine bir rantın olduğu, uyuşturucunun kasaları doldurduğu bir ortamda biter mi? Yıllar sonra hortlayan, reisleri AB ülkelerinde rahatça yaşayan DHKP-C, MLKP gibi örgütler temizlenmeden Gülsuyu’nda bitse bile başka bir mahallede hortlar...