İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İstanbul’a 5 bin yeni taksi kazandırılacağını açıkladı. Bunun da kiralama yöntemiyle yapılacağını söyledi. Patron belediye olacak çalıştırmak isteyenler belediyeden kiralayacak. Yani mevcut 17 bin plakanın sürdürdüğü sistemden başka bir sistem hayata geçecek.
**
İyi de arkadaş o zaman, Türk pazarına girmeye çalışan Uber’e neden tepki gösterdiniz?.. Uber’de haksız rekabet ortamı oluşuyordu da burada olmuyor mu?. Bütün yasal yükümlülüklerini, en ağır şartlarda yerine getiren 17 bin taksiciye karşı, daha kolay yollarla ve daha ekonomik koşullarda vip araba sahibi olanların oluşturduğu rekabet ortamına tepki gösteriyordu taksiciler.. Hatta o günlerde “buna bir formül bulunması lazım taksi tekeli kırılmalı” dediğim için beni de linç ettiler. Hatta ve hatta Uber’de arabam olduğunu falan yazdılar. Ben hâlâ aynı noktadayım. Vatandaş açısından arz çeşitliliğini sonuna kadar savunuyorum. Ama burada oluşacak bir haksız rekabete de kimse kusura bakmasın ama eyvallah diyemeyiz. Mevcut halde eğer taksilerden bir şikayet varsa o şikayet alanları iyileştirilir. Taksi sayısında da eksik varsa açarsın ihaleni eksik taksi sayısını tamamlar yeniden kapatırsın. Ama bugünkü şartlar devam ederken, “ben bu halde sisteme kenardan 5 bin ilave araç sokuyorum” dediğin zaman, bu olmaz.. Misal Metin Külünk diyor ki; “…5 bin yeni araç üç vardiyadan 15 bin yeni istihdam demektir. Acaba mevcut İBB yönetimi, seçim öncesi kadro vermeyi taahhüt ettiği gizli ortakları HDP’nin taleplerini bu yolla mı giderecek?..” Bakın bu çok ciddi bir soru ve iddia. Eğer bu doğruysa durum vahim.. Zira taksici bizim için ‘emin’ sınıfındadır.. Tanımayız etmeyiz ama çoluk çocuğumuzu emanet ederiz.. Eğer HDP üzerinden bir kadro tahsisi yapılacaksa yandı gülüm keten helva..
**
İBB Yönetimi diyor ki, ‘her gün 490 şikayet alıyoruz taksilerden’.. Arkadaş günlük taksiciyle muhatap olan kişi sayısını da versene biz de oran/orantı yapalım. Ben arz edeyim. 1 milyon 500 bin kişi her gün tek tek taksici görüyor bu memlekette. Bunlardan 490 şikayet geliyormuş.. Sayı bu. Açıklasana her gün metrobüs ve iett hattından kaç şikayet geliyor?!.. Belediyenizin yönetiminden kaç şikayet alıyorsunuz.. İnsanın olduğu yerde hata da olur suç da olur. Ama bir nedenle bu hatalı alanları büyütüp suçu işin doğası gibi sunduğunuz zaman haksızlık edersiniz. Suça karışan hekim yok mu? Öğretmen?.. Muhasebeci?.. Avukat?.. Şimdi bu kişilerin hatalı davranışlarından yola çıkarak, topyekün bir mesleği hedef almak ne kadar doğru.. Elbette arka kotukta oturan müşterisini darp eden taksici suçludur. Ama o örnekten yola çıkarak; “işte görüyorsunuz, taksiciler dönüp dönüp arkaya müşterisini dövüyor” dediğiniz zaman haksızlık yapmış olmuyor musunuz?..
**
Son olarak bir de şu ihtiyaç meselesini tartışmaya açmak istiyorum.. Ezber şöyle; plaka sayısı dondurulduğunda İstanbul’un nüfusu şu kadardı şimdi de bu kadar oldu hâlâ plaka sayısı aynı”.. Bu tez doğru olabilir mi?.. Elbette olabilir. Ama açık söyleyeyim, olmayabilir de.. Neden? O plakaların dondurulduğu tarihte İstanbul’da kişisel araç kullanımının aktif nüfusa oranı kaçtı, bakıldı mı buna?.. Peki o yıllarda yer altı/yer üstü toplu ulaşım sistemleri bugünküne oranla ne seviyedeydi buna bakıldı mı?.. Ve elbette başka başka pek çok değişken. Kim bilir belki de diğer faktörler nedeniyle aslında yeni taksiye ihtiyaç yoktur, kim bilir!.. Dedim ya belki de vardır. Ama bu şu çok basit ezberle, ‘o gün şu kadar nüfus vardı, nüfus bu kadar arttı taksi sayısı sabit kaldı’ denklemiyle izah edilecek kadar düz mantıkla işleyen bir hesabı olmayabilir.. Yeni taksi girsin mi sisteme derseniz benim fikrim elbette girsin.. Fakat kitabına uygun girsin..