CHP ile İyi Parti arasında hızlanan bir ittifak trafiği var. Önce Kılıçdaroğlu ve Akşener görüştü. Prensipte anlaştılar ve şimdi birer temsilci teknik konuları görüşüyorlar. Hazırlıklarını hızla liderlere sunacaklar.
Bu ortak çalışmaya Saadet Partisi açıktan, HDP de perde gerisinden dâhil olacak. HDP ile alenen ittifak, fayda yerine zarar getireceği için bu konuda çok dikkatliler. Karda yürüyüp iz bırakmamaya çalışıyorlar.
Kılıçdaroğlu birkaç gün önce eski HDP milletvekili ve görevden alınan eski Mardin Belediye başkanı Ahmet Türk ile kapalı kapılar arkasında görüştü. İkisi de gayet memnun.
31 Mart 2019’daki mahalli seçimlerin, yerel yöneticileri seçmenin çok ötesinde bir mecraya taşındığı besbelli.
Taşıyanlar belli. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmemesi, geçildiğinde Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmaması için ittifak edenler: CHP, İyi Parti, Saadet Partisi ve HDP…
Hedefleri belli. Önce İstanbul ve Ankara’yı AK Parti’nin elinden almak. Sonra da “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini halk protesto etti. Erken seçime gidilerek Parlamenter Sisteme dönmeliyiz” diyecekler.
Atatürk üzerinden yürütülen provokasyonlar, Diyanet İşleri Başkanını, Kadir Mısıroğlu’nu ziyaret ettiği için hedef yapmalar, hepsi İstanbul ve Ankara’nın düşmesiyle ilgili.
Asıl FETÖ tezgâhlarından medet umacaklar. Kemalist darbe rüyaları görenler, asıl TSK içindeki FETÖ’cülere güveniyorlar. “İktidarı indirin, yargılayacak çok başsavcı var, ben görüştüm” diyen eski CHP milletvekili Dursun Çiçek onları işaret etti.
Sadece dün FETÖ’nün TSK içindeki gizlediği bir yığın muvazzaf subaya ve “asker imamları”na peş peşe operasyonlar yapıldı.
Devletin hassasiyet tam, onu görüyoruz. Ama nasıl da varlıklarını devam ettiriyorlar ve Pensilvanya’dan gelen talimatlara uymaya devam ediyorlar.
Yerel seçimleri hesaplaşma zeminine taşıyanlara hiç şüpheniz olmasın dış destekler de gelecektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan kurtulma hesapları yapanların hepsi ellerini ovuşturuyor, 31 Mart’ı son çare olarak görüyorlar.
Dolar üzerinden yaptıkları ekonomik saldırı istedikleri sonucu vermedi.
Cemal Kaşıkçı cinayetinin İstanbul’da işlenmesi üzerine yaptıkları hesapları da tutmadı.
Şimdi ellerinde iki koz var.
Türkiye’yi Suriye’de PKK/PYD ile sıkıştırmak ve yerel seçimlerde İstanbul ve Ankara’nın AK Parti’den alınmasıyla bir kaos hazırlamak.
Trump’ın FETÖ elebaşının gönderilme talimatı verdiği haberlerinin yayılması da, PKK elebaşlarının başına milyon dolarlık ödüller konması da kandırmaca…
Biz, bize düşeni yapmalıyız.
Çünkü 31 Mart istikrarın kapısı. Bir daha 5 yıl seçim yok. Türkiye’nin ileriye umut ve heyecanla bakacağı şahlanış dönemi başlayacaktır. Tam bir çaresizlik içinde ittifaka dâhil olanlar da kendi içlerindeki çatışmalara mahkûm olacaklar.
31 Mart hayat memat meselesi.
Tabii ki sözümüz AK Parti ve MHP’ye.
Cumhur İttifakı, üslup yanlışlarından dolayı gönüllerde bir burukluk yaşadı. Ancak istikbalimiz adına büyük bir tehlike kapıda. 15 Temmuz’daki, Yenikapı’daki, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimindeki ruhu, mahalli seçimlerde de devam ettirme zarureti var.
Parti mülahazalarını, seçim kazanma duygularını çok aşan bir iradeye, ferasete, basirete ihtiyaç var.
Pişman olunmayacak kararlar alma arifesindeyiz.