Napolyon’un “dünya bir ülke olsaydı İstanbul da o’nun başkenti olurdu” dediği gibi gerçekten. Dünyanın en çok isme sahip Başkenti İstinbolin!
Mekke-i Mükerreme, Âlemlerin Rabbi Allah cc’ nin “HAC et” emri ve kıblegâhımız olduğu için de şüphesiz ki manen çok değerli. Medine-i Münevvere de keza, insanlığın sultanı Habibullah efendimizin istirahatgâhı. Kudüs, semavi dinlerin nişanelerini bir arada taşıyan insanlık tarihi müzesi bir şehir. İlk kıblemiz, efendimizin ümmeti için naz ettiği Rab katına miracın rampası olmakla da çok özel.
Bir de İstanbul! O da bir başka! Asırlarca Mekke, Medine, Kudüs gibi ümmetin ziyneti muhafızı, Hz. Peygamber rüyası Kostantıniyye! Hz. Peygamberin doğumuna şahit ve asırlarca O’na getirilen salavatlarla duvarları yankılanan Ayasofya’nın 1500 senedir üzerinde bir biblo gibi durduğu ezan beldesi, dünyanın nazar boncuğu ve kütüphanelerce şiir ve edebi eserin ilham kaynağı Asitaneyi Saadet!..
Yaklaşık 2000 yıldır, Roma-Bizans-Latin ve Osmanlı imparatorluğu hâkimiyetiyle dünyaya başkentlik yapan medeniyet köprüsü Hakan’ül Bahreyn!..
Uluslararası stratejilerin, siyasetin hedefi, bazı ülkelerde ise anaokullarından başlayarak müfredata konan, bebelerin kafalarına “büyünce gidin de fethedin” der gibi nakş edilen Der saadet..!
Kıtalara sığmayan Fatih’in, Yavuz’un, Süleyman’ın, gezindiği ve medfun bulunduğu sokaklarında doğup büyümenin farkını fark etmekte aciz kaldığımız Asitanei Şahı Cihan!..
1918’de başlayıp 1923’de fiilen bittiği iddia edilen fakat son nefesini vermekte hala direnen işgale karşı şanlı siyasi direnişin medeniyet coğrafyasındaki lokomotifi Dar’ül İslam!..
40 yıldan fazladır süre gelen onurlu direnişi sokak eşkıyalığına dökmeden “çocuk bizim” anlayışıyla meşru siyasi alanda kurumsallaşarak bugüne gelinmesine şahit olduğumuz teşkilat hareketinin ana rahmi İslambul!.. Siyasi hareketler için önemli bir mihenk taşıdır. Bilenlerin bildiği gibi, bazen genel merkeze bile vizyon belirlemiş, taklit edilmiş İstanbul teşkilatı.
Millet sevdalılarını azmettirici çok sebeple karşılaşırsınız bu başkentte. 94 miladına yürüyüşümüzde, kültürel işgalin batakhaneye çevirdiği bir Beyoğlu sokağındaki umumhanede yaşanan sahneyi paylaşmak isterim.
Mekâna girer girmez, imam hatipli genç bir belediye başkan adayı olan Reis, kendinden emin bir sesle verdiği Allah’ın selamı salon/lobi’deki kadınların şaşkınca dikkatlerini cezbetti. Ben, Refah Partisi belediye başkan adayı Recep Tayyip Erdoğan, diye kendisini takdim etti. Partinin ismini duyan hanımlar, utangaçlıkla başlayan kikirdeme’den sonra gevşeyerek gülüşmeye başladılar. Hani, “imam hatiplinin buralarda ne işi var” der gibi. Başkan istihza da içeren mukabele karşısında vereceği mesajı sendelemeden verip tam toparlanıp çıkılacakken, o yalan gülüşleri sırıtan itilmiş biçare kadınlardan biri yüksek bir ses tonuyla, Başkan, Başkan bir dakika, diye ön plana çıkarak; benim 7 yaşında bir kızım var, kızım benim düştüğüm yola düşmesin diye size oy vereceğim, arkadaşlarımın da gülmesine bakma, onları da sana oy vermesi için razı edeceğim, emin ol! Durma, sen yoluna devam et, bahtın açık olsun, diye boğuk bir ses ve yaşlı gözlerle sözünü toparlayıp bitirdi!..
İşte tekeden süt çıkarıcı o çalışmalarda bu ve benzer İstambol çığlıklarının hatırı çoktur!.. BM’de Dünya 5’den büyüktür haykırışı bu yanışların pişirdiği yürekle gerçekleşmiştir. Başta İstanbul olmak üzere ak teşkilatçılığın yaz kış demeden gece gündüz gayretleri, yıllardır örselenmiş millete onur kaynağı olmuştur.
İşte böyle bir hareketin membaı İstanbul’da Ak bir teşkilata başkanlık yapmak da mühimdir, özeldir ve kıskanılası bir şeydir.
Aziz İstanbul’un sıkıntılı dönemlerinde 8 sene fedakârca icra ettiği başkanlığı ile hoş bir seda bırakarak bayrak yarışına başka bir kulvarda devam edecek olan Aziz Babuşcu başkana hayırlar dilerken, millet tarihimizin en hayati 2015 genel seçimi atmosferinde bayrağı devralan, maksada müdrik olduğuna inandığımız Selim Temurci kardeşimize de muvaffakiyetler dileriz!..